Paylaş
Yapraklarında kan, köklerinde kan...
Kara bedeni güneyin meltemiyle sallanır...
Kavak ağaçlarından sarkar bir garip meyve...”
Bu sözlerle başlayan “Strange Fruit/Garip Meyve”, caz efsanesi Billie Holiday’in yorumuyla 1939’da duyuldu...
Irkçılığa karşı mücadelede “on milyon yüz bin kaplan” gücüne erişecek olan ve bugün tarihin en önemli şarkılarından kabul edilen “Strange Fruit”un ardında büyük bir vahşet ve acı yatar.
ABD’nin özellikle güney bölgelerinde yaşayan Afrikalı Amerikalıları “linç etmek için” neredeyse neden bile aranmamaktadır 1930’lara gelindiğinde dahi...
7 Ağustos 1930’da, Marion, Indiana’da J. Thomas Shipp ve Abraham S. Smith adlı iki Afrikalı Amerikalı, tutuldukları hapishaneden ırkçı bir kitle tarafından kaçırılır, işkence edilir, birinin mücadele etmesini engellemek için kolları kırılır, nihayetinde canlarına kıyılır ve ağaca asılırlar...
Bütün bu vahşeti bir panayıra katılır gibi güle oynaya gelen 5 bin kişi izler...
Shipp ve Abraham’ın asılı oldukları ağacın önünde durup gülümseyerek poz veren ve aralarında kadınlarla çocukların da bulunduğu kitlenin halini fotoğrafçı Lawrence Beitler ölümsüzleştirir.
Fotoğrafçı Beitler, lincin ardından günlerce uykusuz kalarak “hatıra” niyetine satılan binlerce baskısını yaptığını söyler bu ibretlik karenin, bu utanç vesikasının...
Bu fotoğrafı görenlerden biri de dönemin ırkçılık karşıtı komünist aydınlarından Abel Meeropol idi. O fotoğraf ateşlemişti unutulmaz “Strange Fruit”un sözlerini...
Irkçılık kâğıt üzerinde suç, açıkça söylendiğinde ayıplanan ve lanetlenen ancak dipdiri, capcanlı bir virüs...
Hastalıklı zihinlerin, cahil cesaretini âlimlik zannedenlerin, iktidar ve güç alanını korumak için gözünü, vicdanını karartmışların beslendikleri zehirli bir kaynak...
George Floyd’u, 8 dakika 46 saniye boynuna basarak öldüren, geçmişi şiddet dolu polis memuru Derek Chauvin de bu kaynaktan beslenenlerden biri, bir piyon...
Floyd’un katledilmesi sonucu ABD’de şehirleri yakıp yıkan eylemler tetiklendi ama bu isyanın da tıpkı 1991’de Los Angeles’ta Rodney King’in polis tarafından vahşi şekilde dövülmesi üzerine çıkan isyan gibi kökleri derin mi derin...
Irkçılığa bağırıyor ama yoksulluğa, ayrımcılığa, umursamazlığa, ikiyüzlülüğe de bağırıyor sokağa çıkanlar.
“Yapraklarından kan, köklerinden kan” sızan “garip meyve”nin kavgası devam ediyor...
Elinde tuttuğu İncil ile kiliseyi ardına alıp poz veren ayrıcalıklı, muhafazakâr, beyaz kitleyi kendi safına çağıran Trump’ın üstten bakan sözlerine, tavrına, sağırlığına, vicdansızlığına karşıdır garip meyvenin kavgası...
“Garip Meyve”ye ağıta şu sözlerle devam eder Billie Holiday:
“Gösterişli Güney’in pastoral manzarası/ Gözler şişmiş, çarpılmış ağzı/ Manolyaların parfümüne, tatlı ve taze/ Aniden karışır kavrulan bir bedenin kokusu.
Kargaların koparması içindir bu meyve/ Yağmurun ıslatması, rüzgârın emmesi/ Güneşin çürütmesi, ağaçların düşürmesi için/ Garip olduğu kadar acıdır bu meyve...”
(*) NOT: Şarkının çevirisi ve detaylı hikâyesi için kaynak: https://acikradyo.com.tr/arsiv-icerigi/garip-meyve
Paylaş