Paylaş
19’uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren ABD’de farklı aday tartışma formatları denense de iki başkan adayının televizyon ekranında bugüne benzer şekilde tartışmaları 60 yaşında...
O yıllarda 179 milyonluk nüfusa sahip ABD’de 66.4 milyon kişiyi ekran başına çekerek tarihi bir rekor kıran bu format 1976’ya kadar tekrarlanmadı, sonrasında ise kesintisiz devam etti.
2016’da Trump-Clinton kapışmasının ilk raundunu 84 milyon kişi izledi ve rekor kırıldı ama artık nüfus 320 milyonu aşmış vaziyette, bunu da hesaba katmak lazım.
Yine de bir ara 46 milyon seyirciye kadar “düşen” bu canlı yayın tartışmalarını Trump Şov’un canlandırdığı ortada...
Önceki gün Cleveland’da gerçekleşen ilk raundun 100 milyon civarında izleyici toplayacağı iddia ediliyordu; sonucu henüz bilemiyorum...
Peki nasıl bir tartışma oluyor?
Malumunuz; bu ilkiydi, şimdi sırada başkan yardımcısı adaylarının (Kamala Harris-Mike Pence) tartışması var, sonra Trump ve Biden iki tur daha boy ölçüşecek.
İlk tartışmanın yansımalarını görmüşsünüzdür belki...
Analistler Trump’ın çok ve boş konuşarak rakibini sindirmeye çalıştığını, bu tavrın Biden’ın “Kapa çeneni adamım!” çıkışını tetiklediğini, Biden’ın daha üstün taraf olduğunu söylüyor.
“Putin’in köpeği...”, “Palyaçosun sen!...”, “Sen anca konuş!” gibi “sert tartışma” sözleri medyanın başlıklarını kurtardı ama izleyenlerin kanaati ne oldu?
Biden’ı daha iyi bulanların oranı yüksek ama bu bir şey ifade eder mi? Bence pek etmez, hiç etmez!
Yoksa Hillary Clinton da tartışmalarda kamuoyuna göre haklıydı, anketlerde öndeydi, hatta daha fazla oy topladı ama başkan olamadı...
Biden da aynı Hillary gibi anketlerde önde ancak Trump arayı hızla kapatıyor...
Geçen seçimde kazandığı ve kendisine başkanlık kapısını açan eyaletlerde bu kez geride görünse de farklar çok az; Trump gibi başarılı bir manipülatör için çocuk oyuncağına dönüşebilir o eyaletlerde yarış...
“Bizim derdimiz bize yeter, bize ne ABD’deki seçimden?” diyebilirsiniz, hak da veririm bir yönüyle ancak ABD’nin derdinin dünyanın başına dert olmak gibi bir özelliği de var, biliyorsunuz...
O bakımdan 3 Kasım’daki seçimin sonuçlarının bizim açımızdan “kırk katır/kırk satır” vaziyeti olacağını bilsek de izliyoruz işte...
Madem cefasını biz çekeceğiz neticede, bari tartışma sırasında karşılıklı hakaretlerini izleyip “Haklısın... Sen de haklısın abi” demek eğlencesini kaçırmayalım...
Paylaş