Paylaş
2005’te devreye girerken açıklanan kitaplar gerekli ve gereksiz pek çok tartışmanın kapısını aralamıştı, sessiz sedasız tarihe gömülmesine yüreğim el vermedi...
Neydi maksat bu yola çıkarken?
“Ağaç yaşken eğilir” diyerek öğrencilere okuma zevkini aşılamak, dünyalarını aydınlatmak, ufuklarını genişletmek vb.
Listenin kabaca yüzde 75’i “bizim klasiklerden” oluşuyordu. Oğuz Atay’dan Tarık Buğra’ya, Fakir Baykurt’tan Cemil Meriç’e, Nâzım Hikmet’ten Peyami Safa’ya...
Bir de dünya klasikleri: Don Kişot, Suç ve Ceza, Sefiller, Vadideki Zambak vb.
“Şunun yerine şu olaydı iyiydi” şeklindeki basit/temel karşı çıkışlardan konuyu pedagojik açıdan ele alan araştırmalara kadar uzanan irili ufaklı tartışmalar eşliğinde devreye girdi neticede...
Geçen 12-13 yıl zarfında kaç öğrenci bu eserlerin kaç tanesine erişebildi, okuyabildi, tartışabildi, bu kitaplar rehberliğinde yenilerine yelken açtı bilemiyorum ama çok da umutlu olacak halimiz yok!
“Uyarlama” adı altında tanınmaz hale gelen kitaplar...
Telif hakkı derdi olmadığı için kafalarına göre eser katliamı yaparak kurumlara, velilere kitap “kakalayarak” yolunu bulanlar...
“100 Temel Eser” listesine kafasına göre kitap ekleyip çıkaranlar...
Nihayetinde Milli Eğitim Bakanlığı “Kaldırıyorum 100 Temel Eser uygulamasını” dedi, konu kapandı.
Geçen ay, Habertürk yazarı Sevilay Yılman köşesinde bu haberin işaret fişeğini çakmış, bakanlığın uygulamayı kaldıracağını bakanlığın basın danışmanı Ubeydullah Yener’in teyidiyle duyurmuştu.
“Ağam biz bu 100 Temel Eser işine niye başladık niye bitirdik?” sorusunun gölgesinden bakalım şimdiki vaziyete.
Artık 100 Temel Eser yok, öğretmenler diledikleri kitabı önerebilecek çocuklara.
100 Temel Eser’i kesip biçerek, özet adı altında yazarının tanıyamayacağı hale getirerek, ‘merdiven altı’ yayınevlerini zenginleştirmekten öte fayda sağlamayan bu kitapları okutmamaya “eğitim alanında cesur bir atılım” olarak bakabiliriz!
Ama öte yandan dünyanın en az kitap okuyan memleketlerinden biri, kitabı ihtiyaç listesinde 235’inci sıraya ancak koyan bir toplum nasıl okuma alışkanlığı edinecek?
Kitap satışları, okunma oranları ortadayken sistematik cehalet için arazinin daha verimli hale getirilmesine hizmet etmez mi bu?
“Aman yahu, kitap mı biliyor bu kuşak? Çocuklar tabletten, akıllı telefondan vb kopamıyor, orada okusunlar” diyecek olanlara dün elektronik kitabın vergi oranının yüzde 1’den yüzde 18’e yükseltildiğini de bu vesileyle müjdelemiş olayım!
Hataları, eksikleri, tartışılacak yönleri çok olan bir uygulamayı yeniden yapılandırmak, revize etmek, denetim mekanizmalarını sıkılaştırmak yerine tamamen ortadan kaldırmış olduk.
Kitap kavramıyla bile bağı koparılan kuşaklardan bir hayır gelir mi bilmem ama hayırlı olsun diyelim...
Paylaş