Fotoğraf çekmeyi de fotoğrafları incelemeyi de seven biri olarak bu kareler aslında beni hiç mi hiç rahatsız etmiyor. Ama bazı ilişkiler var ki “ruhuna el fatiha” okunalı yıllar olmuş, ilişkide ihanet olayları yaşanmış, çiftlerden en az birinin uzun süreli sevgilisi var. Durum böyleyken, yani ilişki çoktan farklı gönüllere yelken açmışken bu yapay mutluluk pozlarınız kime?
Erkek Aldatıldığında Gidebilirken, Kadın Neden Kalmayı Seçiyor?
Öncelikle belirteyim, aldatılan erkek gidebiliyorsa dememin nedeni, çevremdeki örneklerde erkek daha cesurca koşar adım ilişkiden uzaklaşırken hemcinslerimin bu konuda maalesef eylemsiz kalmaları.
Her ilişki asla dışarıdan kolay kolay anlaşılamayacak dengeler üzerine kuruludur. Bir ilişkideki duygusal denge unsurunu bilmeden bu tür konularda fikir yürütmek olanaksız olsa da konu “aldatma” olunca zaten ilişkilerdeki “denge” unsuru yeterince sarsılmış olur. Sarsılmanın da ötesinde denge unsuru ortadan kalkar ve ilişki bir daha asla aynı olmaz diye düşünüyorum. Bir daha aynı şekilde tutamazsın o eli, o gözlere bir daha aynı şekilde bakamazsın, hep bir sorgu vardır, hep “neden” sorusu vardır kafanda. İçini kemirir nefret duygusu, kemirmekle yetinmez intikam almak ve canını yakmak istersin. Güven konusuna ise hiç girmiyorum. Hem ona hem de çevrene güven duymak zordur artık. Durum böyleyken neden kadın terk etmeyi seçmiyor, seçemiyor?
Dışarıdan baktığınızda iyi bir kariyeri olan, yani ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş, çocuğu olmayan kadınlar aldatılmanın ardından neden mutluluk pozlarıyla dolduruyor tüm sosyal medya hesabını?
Hangi Neden Aldatılma Sonrasında Terk Etmeme Nedeni Olabilir Ki?
Tanıdığım kadınların söylediği cümlelerin alt metinlerinden anladığım kadarıyla aldatılma sonrasında kadınlar savaşını hayatındaki erkeğe değil, sevgilisinin/ kocasının aldattığı kadına karşı veriyor. Full makyajlı, her an fönlü saçlarındaki pozlar erkeğinin gönlünü yeniden fethetmek için değil, rakibi olan kadına gücünü göstermek için. Bu iyi bir neden mi? Bence hiç yeterli değil…
“Aldatılan Kadın Neden Terk Etmez ? “ e Alternatif Bakışlar…
Geçtiğimiz günlerde en güzel örneğini Müzisyen Anne’nin oğlu Kartal’ın kalp nakli için gerekli olan miktarın toparlanmasında yaşadık. Tüm Türkiye Kartal bebek için sosyal medya üzerinden yayılan bir kampanyada tek yürek oldu ve tamamlanması çok zor gibi görünen rakamı nerdeyse bir gün bile olmadan topladı. Bu sosyal medyanın kullanımına en olumlu örnek, ama her zaman durum böyle olmuyor. Kriz iletişimine çok açık bu mecra özellikle ünlü isimlerin başına epey bi’ problem açabiliyor.
Peki, ünlüler sosyal medyayı doğru şekilde kullanabiliyor mu?
Cevap olarak “evet” diyebileceğimiz isimler olduğu gibi maalesef sosyal medya skandallarıyla gündeme gelen çok fazla ünlümüz de bulunuyor. Ebru Şallı’nın Snapchat ile imtihanını yeni atlatmışken sosyal medyanın son bombası ise Twitter’a ekran görüntüleri düşen Sinan Akçıl ve fake hesabından yaptığı yorumları oldu.
Olayı kısaca anlatmak gerekirse; Sinan Akçıl, katıldığı bir programın Instagram hesabına fake profilinden yazdığını düşünerek kendi kişisel hesabından “ Sinan Akçıl sesine kıyamam aşkitom” diyerek kendine adeta övgüler yağdırdı. Tabii ki sosyal medyanın hızlı ve zeki kullanıcılarının gözünden kaçmayan bu durum, ekran görüntüleriyle birlikte sosyal medyanın en talihsiz skandalları arasına girdi.
Bu olayın bir benzerini ise hatırlarsanız Bursa Belediye başkanı Recep Altepe yaşamıştı. Kendi Twiter profilinden “ Başkanım @recepaltepe bu şehre kimin ne kadar hizmet ettiğini biz çok iyi biliyoruz …“ yazarak kendisiyle ilginç bir diyaloga girmişti.
Peki, sosyal medyada kişiyi kendisiyle diyaloga sokan, övgü bekleme isteğimiz nerden geliyor?
Yeteri kadar sevilmiyor muyuz, ilgi az mı geliyor yoksa hepsi imaj kaygısından mı?
Şimdi ben olayın psikolojik boyutunu uzmanlarına bırakarak, fake profil açıp, eline yüzüne bulaştıran ünlülerimiz için büyük bir hizmet sunacağım.