Paylaş
VİRÜSÜN ÜZERİMDEKİ ETKİLERİ
* Bir süredir her sabah uyandığımda, daha yataktan çıkmadan telefonu elime alıp, arama motoruna “virüs” yazarak son 24 saat seçeneğini işaretleyip gelen tüm haberleri hızla okuyorum.
* Hayatımın hiçbir döneminde aşk, drama vb türünde dizi ya da filmlere bayılmadım. Kendimi bildim bileli bilimkurgu, gerilim izleyicisiyim. Bugüne kadar virüs salgınları, uzaylılar, göktaşı ve afetler içeren dizi ve filmleri kaçırmamaya özen göstermiştim. Virüs çıktığından beri izlemediklerimi de sıraya koydum. Dizi, belgesel ne bulursam izliyorum.
* Evde akşamları mini toplantılarla okuduklarımı paylaşıyorum.
* 20 dakikada bir düzenli olarak ellerimi yıkıyorum, kalabalıklara karışmamaya, düzenli beslenmeye özen gösteriyorum. Uzmanların dediklerini uygulamaya çalışıyorum.
* Evde, ofiste ve çantamda dezenfektanlarım var. Maske hazırlığımı yaptım.
* Sağlık Bakanı’nı televizyonda her gördüğümde sesi yükseltiyorum.
* Spor yapmaya devam ediyorum. Şimdilik aldığım tek tedbir, spor yaparken parmakları da kapatan eldiven kullanmak.
* Farkındayım, sakin olmak ve panik yapmamak gerek. Bu düşünceden hemen sonra kafamdaki ses “Sen yine de tedbirli ol” diyor.
OFİSTE DE VİRÜS BİR NUMARALI GÜNDEM
Ofisteki durum da farklı değil.
* Haber toplantılarının ilk sırasında virüs var.
* Öğle yemeği yerken masanın gündemi yine virüs. “Olasılıklara göre bir çalışma planı hazırlamak gerekir mi, ne yesek, ne yemesek, çocuklar için ne yapsak, hastanenin önüne gidecek muhabir arkadaşımız maske taksın mı, ofiste bir maske stokumuz olmasın mı, dezenfektanlar takıldı mı” soruları ve olası yanıtları üzerine bitmeyen sohbetlerimiz var.
* Alınan tedbirlere, verilen cezalara, yapılan açıklamalara rağmen hepimiz maske ve dezenfektan fiyatları konusunda uzman olduk. Fiyat artışlarını anbean takip ediyoruz. Bazı ürünlerde iki, bazı ürünlerde üç hatta dört katı artış var. Benden söylemesi.
Sohbetlerde genelde İran’ı kınıyoruz. Yeterli önlem almadığından yakınıyoruz. Virüsün dünya genelindeki haritasına bakınca kendimizi şanslı görüyoruz. Söylemeden geçemeyeceğim, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın şu ana kadar yürüttüğü “önlem politikasını” takdirle karşılıyorum.
ACAYİP VİRÜS SORULARI
* Komplo teorilerini bir kenara bırakınca, bilim adamları zaten bu tür virüslerle ilgili bir salgını uzun zamandır bekliyormuş. Kovid-19 olmasa bile bu tür bir “felakete” her daim hazır mı olmak gerekiyor?
* Havalar ısınınca Kovid-19’dan kurtulacak mıyız, yoksa mutasyona uğrama riski hâlâ var mı?
* Komplo teorisine dönersek, birileri bu virüsü üretmiş olabilir mi? Bu durumda aşı ya da ilacı hazır olabilir mi?
* ABD Başkanı Trump’ın rahatlığına nasıl ulaşılır? Ya da bu virüse Trump gibi mi bakmak gerek? “Ellerinizi yıkayın, kendinizi temiz tutun. Zorunlu olmadıkça herkesle tokalaşmayın. Soğuk algınlığı ya da grip belirtisi gösterenden hemen uzaklaşın. Bu virüse tıpkı grip gibi davranın.”
Paylaş