Paylaş
ABD ile Türkiye arasında Suriye’nin kuzeyine ilişkin müzakereler birçok boyutta sürüyor. Burada altı çizilmesi gereken bir nokta, “Türkiye’nin endişelerinin giderilmesi için önlem alınması” gereğinden her fırsatta bahseden, bu cümleyi açıklamalarına yerleştiren ABD’nin, PKK/YPG/PYD’ye verdiği siyasi/askeri desteği kesmediği. Ayrıca Türkiye ile yürüttüğü müzakerelerle ilgili terör örgütüne de bilgi verdiği hatta onlarla da bir anlamda müzakere yürüttüğü gerçeği.
Bu iki konunun önemine gelince... PKK’lı sözde yöneticilerin ABD-Türkiye müzakerelerine ilişkin ABD’den bulundukları taleplerin basına yansımasının ardından yapılan bir telefon görüşmesine ve iki basın açıklamasına dikkatinizi çekmek istiyorum.
DİKKAT ÇEKEN İFADELER
Çarşamba günü ABD Savunma Bakanı Mark T. Esper ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar telefonda görüştü. Görüşme sonrası her iki ülkenin bakanlığı ayrı ayrı açıklama yaptı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında, özetle sıralayacak olursak şu ifadeler dikkat çekti:
- Bakan Akar görüşmede Suriye’de Fırat’ın doğusunda güvenli bölgeye ilişkin bilinen görüş ve beklentilerimizi ifade ederek güvenli bölgenin zaman kaybetmeksizin oluşturulmasının gerekliliğini vurguladı.
- İki bakan tarafından güvenli bölgenin oluşturulmasına ilişkin planın birinci aşamasının bu günden itibaren başlatılması ile planlamanın ileri aşamalarını ele almak amacıyla askeri heyetlerin en kısa zamanda Ankara’da tekrar bir araya gelmeleri hususlarında mutabık kalındı.
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yapılan bilgilendirmede ise özetle sıralayacak olursak dikkat çeken ifadeler şöyle idi:
- Sekreter Esper ve Bakan Akar, Suriye’nin kuzey doğusundaki güvenlik mekanizmasının uygulanmaya konulmasını memnuniyetle karşıladılar.
- Halen üzerinde çalışılması gereken teknik detaylar var.
- Sekreter Esper ve Bakan Akar, Türkiye’deki ortak koordinasyon merkezinin kurulmasının da gösterdiği gibi çerçeve belirlemede acil, koordine adımlar atma niyetlerini doğruladılar.
- Sekreter Esper ve Bakan Akar, ortak çıkarları tehlikeye atacak koordinasyonsuz askeri operasyonların sınırlandırılmasının geçerli bir yol olduğunu belirtti.
AKLA GELEN SORULAR
İki açıklamayı alt alta koyunca, son günlerdeki gelişmeler, Türkiye’nin her zeminde “Menbiç’teki gibi bir oyalama istemiyoruz” ifadesi, terör örgütü tarafından yapılan açıklamalar da göz önünde bulundurulunca akıllara bazı sorular geliyor. Pentagon bu son görüşmeden sonra yaptığı açıklamada “güvenli bölge” ifadesini neden kullanmadı? Beş paragraflık açıklamada bir kere bile “güvenli bölge” denilmiyor. Bunun yerine “güvenlik mekanizması” ifadesi dikkat çekiyor. “Güvenlik mekanizması” daha kapsamlı bir çalışmayı mı içeriyor, yoksa ABD güvenli bölge yerine bir mekanizma kurulmasından mı yana? Burada özellikle Türkiye’nin ortalama 30 kilometre derinlik talebini, Trump’ın 20 mil sözünü, terör örgütünün sözde temsilcilerinin ise 5-7 kilometre açıklamalarını hatırlatmak isterim.
İki açıklamadaki ton farkı sadece bununla bitmiyor. Türkiye, Urfa’da kurulması öngörülen askeri mekanizma için “müşterek harekât merkezi” ifadesini kullanıyor. ABD’nin ise bunu “ortak koordinasyon merkezi” olarak adlandırdığını görüyoruz. Birileri bana “İsimlere takılmayalım” diyebilir. Ancak konu ABD ve uzun zamandır silahlandırdığı, eğittiği, her türlü desteği verdiği PYD/YPG/PKK olunca ister istemez isimler bile soru işareti yaratabiliyor.
SIR DEĞİL
Üzerinde durduğum diğer nokta ise ABD açıklamasında yer alan, Türkiye’nin açıklamasında bulunmayan operasyonlarla ilgili cümle. “Ortak çıkarları tehlikeye atacak koordinasyonsuz askeri operasyonların sınırlandırılmasının geçerli bir yol olacağı konusunda iki bakanın hemfikir olduğunun” belirtildiği bölüm. Türkiye’nin olası bir askeri operasyonunda Türk-ABD askerinin karşı karşıya gelme ihtimalinden iki ülkenin de endişe ettiğini biliyoruz. Ancak ABD’lilerin elleriyle besleyip büyüttükleri PYD/YPG’nin zarar görmesini istemediği de sır değil.
Kısacası ABD Türkiye’nin de çok iyi farkında olduğu gibi “yeni bir oyalama, mekanizmayı farklılaştırma, terör örgütünü koruma” gayretinde olabilir.
Suriye’nin kuzeyine Rusya ve rejimin bakışı da önemli. Üstelik İdlib’de kritik gelişmeler yaşanırken... Ancak köşede yer kalmadığı için bu başlığı bir başka yazıda değerlendireceğiz.
Paylaş