Paylaş
Ankara kulislerinde ekonomiden dış politikaya, terörle mücadeleye kadar birçok başlık konuşulurken sohbetlerde söylenen bu cümle dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açık açık dile getirildi. Siyasette 24 saat uzun bir süredir, seçim tarihi de dahil tabii ki her şey değişebilir. Ancak bugün itibarıyla 2023’te yani yaklaşık iki yıl sonra yapılacak seçimler siyasetin neredeyse ana gündemini oluşturuyor. Erkene aldırmak isteyeni de var, blöf yapanı da, zamanında olacak diyeni de... Mesele peş peşe sandığa gitmekten yorulmuş bir ülkede, henüz iki yıl varken, politika üretmek yerine seçimin neden gündemde tutulduğunda... Nedenlerini Ankara kulislerinde konuşulanlarla, açıklamalarla değerlendirmeye çalışacağız.
ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİN ŞİFRELERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmanın seçimlerle ilgili bölümü ile başlayalım. Erdoğan:
“Dünyanın siyasi, askeri olarak en güçlü ülkeleri arasına girmek için 2023 virajını kazasız belasız dönmemiz gerekiyor. 2023 seçimleri çok önemli hale gelmiştir. Terör örgütlerinden asırlık acılara kadar her konuyu kullananlar seçimler için muhalefete açık çek vermiş gözüküyor. Muhalefetin giderek çirkinleşen, buram buram kin ve nefret kokan üslubu 2023 için telaşlarını da ele veriyor. Seçimlere kadar önümüzde yaklaşık 2 yıllık vakit var.”
Cumhurbaşkanı muhalefet kesiminin aktörlerinin terör örgütlerinden, Avrupa’dan Amerika’ya kadar her yerdeki yeminli Türkiye düşmanlarının desteğine layık olmak için canhıraş bir uğraş içinde olduğunu da iddia ederek, cumhur ittifakına da özel olarak vurgu yaptı.
Ankara kulislerinde konuşulanlarla birlikte, bu açıklamaları değerlendirirsek:
Bugün itibarıyla Erdoğan’ın aklında erken seçim yok. Seçimlerin 2023 yılında yapılmasından yana. “Ekonomideki gidişat zorunlu kılacak” iddiaları karşısında kaynaklarım; “Sürecin zor olduğu biliniyor. Ancak iki yıllık süreç iyi değerlendirilecek. Seçimler zamanında yapılacak” yanıtını veriyor.
Sistemin aksaklıklarının da bu süreçte cumhur ittifakının ortak çalışmasıyla giderilmesi hedefleniyor.
Erdoğan’ın “cumhur ittifakını bozmak” ya da “MHP’den ayrılmak” gibi de bugün itibarıyla bir niyeti yok. Aksine yola MHP ile cumhur ittifakı içinde devam etmekten yana. Peki Ankara kulislerinde konuşulan ya da zaman zaman bazı haberlere yansıyan iddiaların aslı astarı var mı? Ya da bu iddialarla ne amaçlanıyor?
Bu iddialardan biri MHP’nin yerini İYİ Parti’nin alacağı yönünde. AK Parti’nin çeşitli kademelerinde, az sayıda siyasetçi tarafından bu ihtimal gündeme getirilse de böyle bir olasılık da şimdilik söz konusu değil. Ancak İYİ Parti, millet ittifakından özellikle HDP rahatsızlığı nedeniyle ayrılarak cumhur ittifakına geçmek isterse, karar için o zaman gözler Erdoğan ve Bahçeli görüşmesine dönecektir. Cumhur ittifakı ortak bir karar alacaktır. İYİ Parti içinde az sayıda da olsa bu ihtimali olasılık olarak masaya yatıranlar var. O sohbetlerde ise “İYİ Parti’ye oy verenlerin büyük kesiminin Erdoğan karşıtlığı nedeniyle bu tercihte bulunduğu, bu nedenle İYİ Parti iktidara ortak olsa da seçmenin büyük bir kesimini kaybedebileceği” değerlendirmesi yapılıyor.
AK Parti’nin yeniden HDP’ye yönelebileceği, terör örgütüne mesaj gönderdiği, hatta Öcalan ile üst düzey görüşmelerin yeniden başladığı iddialarına gelince... Kaynaklarım bu iddiaların doğru olmadığını söylerken, kasıtlı olarak gündeme sürüldüğünü söylediler. Kaynaklarıma göre, “Bu yalan iddialarla amaç AK Parti ile MHP’nin arasını bozmak...”
AK Parti’nin üst düzey isimleri, tüm meselenin Türkiye’nin bekasında kilitlendiğine vurgu yapıyor. Dış politikada atılan adımlar, terör örgütleriyle mücadele, Irak ya da Suriye’de PKK/YPG/PYD terör devletine müsaade etmeme gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti Devleti için beka meselesi. Cumhur ittifakının bu politikalardan taviz vermeyeceğinden hareketle, bazı ülkelerin Türkiye’de iktidar değişikliği planlarını muhalefet üzerinden devreye sokmaya çalıştığı görüşündeler. Bu yüzden de cumhur ittifakının karşısında tıpkı İsrail’in yeni hükümeti gibi çok parçalı bir yapının hazırlandığına dikkat çekiliyor. Muhafazakârları, milliyetçileri, Kürt seçmeni, solcuları kapsayan bir yapı.
O yapı başarıya ulaşır ulaşmaz bilinmez... Ancak orada da işler kolay değil. Özellikle de aday belirleme ve ittifakın kapsamını çizme konularında. Siyaseten bir blöf mü, yoksa gerçekten HDP ittifakta görünür mü olmak isteyecek? Ortak aday belirlenirken, partiler bir isim üzerinde uzlaşabilse bile CHP içinde bir sarsıntıya neden olacak mı? Güçlendirilmiş ya da iyileştirilmiş parlamenter sistem hedefi seçmen karşısında nasıl bir mutabakat ile açıklanacak? Günün sonunda sadece bir hedef olarak mı kalacak?
Paylaş