Paylaş
Ben korktum. Görüntü korkunçtu. Bir şehit cenazesi ve cenazede linç girişimi...
Bir siyasetçinin linç girişiminden kurtarılabilmesi için eve sokulması, bir buçuk saat oradan çıkamaması ve çıkartılamaması... Yumruk, taşlar ve “Ev yakılsın” çığlığı.
Pazar günü Türkiye çok tehlikeli bir kavşaktan döndü, pazar günü Türkiye çok büyük bir badire atlattı.
Pazar günü yaşananlardan herkesin, hepimizin çok acil ders çıkartması lazım.
Ancak ne yazık ki “büyük bir badire atlatmış” bir ülkeden çok, birbiriyle çelişen, birbirini suçlayan, hedef alan açıklamaların yapıldığı, kısacası son anda ucundan dönülen uçurumun farkında olmayan bir ülke görüntüsü var.
OLAY AYDINLATILMALI
Öncelikle bu olayın tüm boyutları ile soruşturulması, aydınlatılması gerekiyor. “Organize mi, değil mi” sorusunun yanıtı bulunmalı. Akkuzulu Köyü Muhtarı Halil Kökmen, “Tezgâh yok, halk orada bir anda patladı” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Olayın dışarıdan bir provokasyonla ilgisi olduğuna dair bir bulguya, delile, kişiye ve kişilere rastlamadığımızı ifade etmek isterim” açıklamasını yaptı. Ancak dün “Geçmiş olsun” ziyaretinde bulunduğumuz CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aynı fikirde değil. Kılıçdaroğlu saldırıyı “organize bir linç girişimi” olarak tanımladı, “Sopa dağıtan insanlar vardı, görüntüler de var elimizde” dedi. Bu iddia doğru mu? Köylüleri organize eden, provoke eden birileri var mıydı? Sopa dağıtıldı mı, dağıtıldıysa kim ya da kimlerdi? Bu da önemli ve yanıtlanması gereken bir soru.
GÜVENLİK ZAFİYETİ VAR MI?
Kılıçdaroğlu cenazeye katılacaklarını Emniyet’e önceden bildirdiklerini açıkladı. Ancak İçişleri Bakanı önceden bildirilmediğini söyledi. Bunu hem düzenlediği basın toplantısında hem de telefon görüşmemizde tekrarladı. İçişleri Bakanı’nın telefonda anlattıklarını sizlerle paylaşıyorum... Buna göre Kılıçdaroğlu’nun güvenlik ekibi cumartesi gecesi 22.00’de ve pazar sabahı saat 10.03’de Koruma Şube Müdürlüğü’nü arıyor. Birinde şehit ailesinin telefonunu, diğerinde ise cenazenin yerini soruyor. Bakan’ın anlatımı ile Koruma Şube Müdürlüğü “Gidecek olursanız haber verin” diyor, güvenlik ekibi ise “Henüz belli değil” yanıtını veriyor. İçişleri Bakanı, “Normalde yazılı bildirim şart, ancak sözlü bile gideceklerini söyleseler önceden ona göre önlem alınır” dedi. Bu durumda “Kılıçdaroğlu’nun güvenlik ekibi cenazeye katılacaklarını neden bildirmedi? Nerede ve neden bir kırılma yaşandı” sorularının yanıtları ortaya konulmalı.
ÜSLUP SORUNU
Bu sorun hepimizi ilgilendiriyor, bu sorunun kaynağı hepimiziz. Siyasetçisinden gazetecisine, vatandaşına kadar... CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sohbetimiz sırasında “Siyasette rakiplerimizin ayrımcı bir dil kullanması, bunun kini ve öfkeyi besleyen bir dile dönmesi bizi rahatsız ediyor” dedi. İktidar, muhalefet, ayrım yapmadan medya... Öyle bir dil kullanılıyor ki gerildikçe geriliyoruz, gerdikçe geriyoruz. Yay kopar! Artık sakinleşmek, normalleşmek, biz olmayı yeniden öğrenmek gerekiyor.
TÜRKİYE İTTİFAKI
Tam da böyle bir ortamda “Türkiye ittifakı” kulağa ne de hoş geliyor değil mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz” sözü Ankara kulislerini hareketlendirmişti. “Tartışmalar, kavgalar, gerginlikler geride kalacak, siyasette yeni bir sayfa açılacak” yorumları yapılmıştı. “Belki liderler zirvesi olur” diyenler bile vardı. O sözlerin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye ittifakı ile ne kast edildi bilmiyoruz, bizim ittifakımız cumhurladır” dedi.
AK Parti ile bu sözleri için özel olarak temasa geçilmedi. Ancak Cumhurbaşkanı’nın bu sözlere bir anlamda açıklık getirmesi de bekleniyor. MHP Genel Başkanı’nın hassasiyeti ve duruşu çok net. Bahçeli, “Bir olalım, ‘Herkes eşittir Türkiye’ gerçeğinde birleşip milli bekamızı sonuna kadar koruyalım” yaklaşımını sürdürüyor. Yani HDP’yi bir şekilde meşrulaştıracak her türlü adıma, girişime karşı.
Diğer yandan AK Parti’nin de zaten böyle bir niyeti yok. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının yanlış anlaşılmaması gerektiğine işaret eden bir kaynağım, “Önemli sorunlar var, seçimlerin ardından bu sorunlara eğilmek gerekiyor. Türkiye’nin birliği, beraberliği bu süreçte önemli. Ancak ittifakımız MHP ile. MHP ile ittifakımızdan memnunuz, bir başka hesapta da değiliz” dedi.
BUGÜN O GÜN
BUGÜN o gün. Yani 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Hani şarkısı var, “Bir barış bırakın biz çocuklara, ulaşsın şarkımız Güneş’e Ay’a...” Biz büyüklerin bu şarkıyı hatırlaması gerekiyor. Çocuklarımıza barış bırakacaksak, önce kendi aramızda barışmamız gerekiyor.
Paylaş