Okul kararı

Sağlık Bakanlığı tarafından her gün açıklanan COVID-19 yeni vaka sayıları iç açıcı değil. İşin uzmanlarına sorduğunuzda hepsinde de aynı endişeyi gözlemleyebiliyorsunuz. Sayıların artıyor olmasından, sonbahara ve grip mevsimine yüksek sayılarla girilme ihtimalinden endişe ediyorlar. Bu yüzden acil tedbir alınması gerektiğini de sık sık dile getiriyorlar. Hatta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son açıklamasında, “Artış bu hızla devam ederse bir daha yaşamak istemediğimiz ağır tedbirlere dönmemiz gerekebilir” dedi.

Haberin Devamı

Dünya üzerinde bazı ülkeler ekonomik, sosyal kaygılar ve bunların yol açabileceği daha ağır krizler nedeniyle tedbirleri uzmanların söylediğinin aksine aşama aşama ve zamana yayarak kaldırmak yerine bir anda kaldırdılar. İnsanların çoğu da ister istemez bir anda rahat davranmaya başladı. Sonuç ortada. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde haberler aynı. Vakalar artıyor.

Artan vaka sayıları nedeniyle okulların açılması da ertelendi. Şimdilik 21 Eylül’de aşamalı ve seyreltilmiş yüz yüze eğitimin başlayacağı duyuruldu. Şimdilik diyorum çünkü 21 Eylül’e kısa bir süre kala vaka sayıları ve virüsün yayılma hızı göz önünde bulundurularak bu kararda Milli Eğitim Bakanı ve Bilim Kurulu’nun katılacağı bir toplantıda ele alınacaktır. Çocuklarımızın, büyüklerin, kısacası hepimizin sağlığı açısından bu durumu yadırgamıyorum. Ancak velilerle, öğretmenlerle, okul yönetimleriyle, öğrencilerle yaptığım sohbetlerden yola çıkarak, kendim de bir veli olarak bazı endişeleri ve hassasiyetleri de paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR NEREDE DAHA ÇOK GÜVENLİ?

 Okullara gidemeyen çocuklarımız okullar dışında açık olan her yerde olmaya devam edecekler. Parklarda, sokakta, arkadaşlarıyla aynı ortamlarda, AVM’lerde, kafelerde vakit geçirecekler. Ergenlik dönemindekileri evde tutmak neredeyse mümkün değil. Soru şu: Öğretmen gözetimindeki sınıf mı daha güvenli yoksa rahat hareket edebildikleri diğer ortamlar mı?

 Artan vakalar ve ortaya çıkabilecek yeni olumsuzluklar şimdiden göz önünde bulundurularak çocukların psikolojilerine yönelik bir çalışma yapılıyor mu? Bununla birlikte sıkılan, yalnız kalan, kilo alan, bilgiyi unutan, okuldan kopan çocuklarımız olduğunu da hatırlatmak isterim. Kayıp nesil kaygısı her gün daha da artıyor.

 Daha önce özel okulların 15 Ağustos’tan itibaren yüz yüze telafi eğitimi verebilecekleri açıklanmıştı. Birçok okul 17 Ağustos Pazartesi için hazırlık yapmıştı. Şimdi bu okullar telafi eğitimini sanal eğitime çevirmek zorunda. Çoğu 17’sine yetiştiremeyecek. Bu karar biraz daha önce alınamaz mıydı?

Haberin Devamı

UZAKTAN EĞİTİMDEKİ SORUNLAR

 Uzaktan eğitim salgın nedeniyle tüm dünyanın uygulamak zorunda kaldığı bir yöntem haline geldi. Türkiye’de bu konudaki hazırlığını önceden yaparak hemen uygulamaya geçti. Çocukların ekran yorgunu olduğu bir sır değil. Ayrıca uzaktan eğitimde özellikle bilgisayarla yapılan derslerde sorun var. Yaş büyüdükçe bu sorun daha da artıyor. Kurallara çok dikkat eden çocuklarımız da var. Ancak genelde öğrenciler kamera ya da mikrofonlarını ya da her ikisini birden kapatarak derse katılıyorlar. Sadece o anda “var” görünüyorlar. Kimi telefonundan oyun oynuyor, kimi mesajlaşıyor, kimi kitap okuyor, kimi başka şeyle uğraşıyor. Kamera ve mikrofonun açık olması bir zorunluluk haline getirilemez mi?

Haberin Devamı

 Söz konusu derslere katılmayan öğrenci de çok. Velilerle çocuklar arasında bu konuda ciddi tartışmalar da yaşanıyor. Uzaktan eğitim derslerine katılım zorunlu hale getirilip “devam-devamsızlık” yoklaması yapılamaz mı?

 Koşullar uzaktan eğitimi zorunlu ya da ağırlıklı kılarsa disiplin ve çocukların motivasyonunu diri tutmak açısından sınav sisteminin de bir şekilde yeni düzene dahil edilmesi gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları