Paylaş
Suudi Arabistan petrol zengini, körfez bölgesinin en büyük ve güçlü ülkesi... ABD ile ilişkileri genelde hep yakındı.
Kürenin başındaki bir önceki başkan Trump döneminde iki ülke ilişkileri adeta uçtu. Bunda karşılıklı “kazan-kazan”(!) politikası etkili oldu. Suudi Arabistan ABD’ye milyarlarca dolarlık silah sipariş etti; yani Amerika Suudi Arabistan’ın ana silah tedarikçisi oldu. Amerika ise Suudi Arabistan’ın suç ve ihlal listelerini görmezden geldi.
Gelelim yeni başkan Biden’ın ilk günlerine...
Öyle mesajlar verdi ki ABD’nin körfez politikası değişiyor yorumları yapıldı.
Koltuğa oturur oturmaz Yemen’de 2015’ten beri devam eden savaşta İran destekli Husilere karşı Suudi Arabistan’a askeri yardımları askıya aldı. Husileri terör örgütü listesinden çıkardı.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) silah satışını “geçici” olarak durdurdu.
Bu ilk hamleler doğal olarak Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin beklentileri arttırdı. Hele hele ABD Ulusal İstihbarat Dairesi’nin raporunda “Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı yakalamak veya öldürmek için İstanbul’da bir operasyonu onayladığı değerlendirmesinde bulunuyoruz” ifadesi, “Amerika ciddi bir adım atıyor” dedirtti. Ama yine bu beklenti boşa çıktı. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Veliaht Prens hakkında yaptırım uygulamayacaklarını, Amerika’nın Suudi Arabistan’la savunma, askeri, istihbarat alanlarında önemi ilişkileri olduğunu, ABD’nin çıkarlarının korunması gerektiğini söyledi. Yani tamamen duygusal(!) bir beklenti, cinayetten sorumlu prensin önüne geçti. O kozmik küre Biden’ın kucağına düştü. Kürenin başında bu kez Biden ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin bir fotoğrafını görür müyüz bilmem ama Ankara’daki yorumları şöyle özetleyebilirim:
Suudi Arabistan’dan gelen konunun tıpkı ABD ile olduğu gibi Türkiye ile de duygusal(!) kazanımlarla sessiz sedasız çözülmesi imalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı çıktı. Cinayet hem açığa çıkarıldı, hem de tüm dünyaya anlatıldı.
Kaşıkçı cinayetine ilişkin ABD Ulusal İstihbarat Dairesi’nin raporundaki bilgilerin yüzde 80’i Türkiye’nin, yani Milli İstihbarat Teşkilatı’nın veri ve bilgilerine dayanıyor. Ankara’nın hem cinayeti tespit etmekteki, hem de arkasından hayata geçirdiği diplomasideki rolü ve başarısı büyük. Hatırlayalım, MİT başta CIA Başkanı olmak üzere ülkelerin istihbarat şeflerine cinayete ait ses kayıtlarını dinletmiş ve tapeleri paylaşmıştı.
Şimdi ABD yeni bir oyun kuruyor. Mesele konuyu yeni duymuş gibi yapan yeni başkan Biden yönetiminin Suudi Arabistan’dan ne alacağında... Daha doğrusu Suudi Arabistan, ABD’den ne alacak? Daha fazla silah mı?
Paylaş