Paylaş
ABD ile Türkiye arasında güvenli bölge konusundaki mutabakat yolundaki ilk resmi açıklama için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün düzenlediği basın toplantısında bu cümleyi kullandı. Bana bu söz, bundan bir süre önce S-400’ler konusunda ABD’den peş peşe yaptırım açıklamaları gelirken üst düzey siyasi bir kaynağımın “Türk-Amerikan ilişkilerinin sorunlu başlıklardan birinde mutabakata varabilecek iyi bir başlangıca ihtiyacı var. Mutabakat yapabileceğimiz başlık Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge. Çetin bir müzakere aşamasından sonra mutabakat olursa bu diğer sorunlu başlıklar için de umut olur. Üstelik S-400 konusunda ABD’deki havaya da etkisi olur” demesini anımsattı.
Bu işin bir boyutu. Birçok sorunu bünyesinde bulunduran Türk-Amerikan ilişkilerinde en azından bir başlıkta olumlu bir sonuca ihtiyaç var. O sonuç diğer sorunlu alanlara da olumlu etki yapabilir. Bunun çok kolay olmadığını, bir başlıkta bile tam uzlaşının çetin müzakereler gerektirdiğini unutmamak lazım.
SANCILI 3 ANA BAŞLIK
İki ülke yıllar boyu bazı ağır sorunlar yaşasa da birbirlerini “stratejik ortak” olarak tanımladı. Stratejik ortaklık, devletlerin ulusal çıkarlarının tamamen örtüştüğü durumlarda söz konusu oluyor. Bu çerçevede Türk-Amerikan ilişkilerine son yıllarda bakıldığında “stratejik ortak” kavramı ile örtüşmediğini görüyoruz. Örneklendirecek olursak: FETÖ’nün başta elebaşı olmak üzere üyelerinin ABD’de yaşaması ve iade süreçlerinin işlememesi, Türkiye’ye yıllardır saldırıda bulunan terör örgütünün, yani PYD/YPG’nin, dolayısıyla PKK’nın ABD tarafından silahlandırılması, bölgede bir devlet kurulması girişimi, Doğu Akdeniz’deki durum, ABD’nin bölgeye müdahalesinin çoğu zaman Türkiye’nin güvenliği ve istikrarını olumsuz etkilemesi...
Durum bu... Şimdi üzerinde uzlaşılmaya çalışılan ya da “iyi bir başlangıç” yapılan Suriye’de güvenli bölge meselesi, çetin müzakere süreci ile karşı karşıya. Türkiye’nin haklı istekleri var. Güvenli bölgenin de bu istekler doğrultusunda oluşturulmasında ısrarcı.
Güvenli bölgenin YPG/PYD–PKK terör unsurlarından tamamen temizlenmesi.
Gerekli derinlik (bazı yerlerde 30 km) ile bir hattın oluşturulması.
Silahların terör örgütünden alınması.
Hattın güvenliğinin ve istikrarının iki ülke tarafından sağlanması.
Oysa ABD bugüne kadar terör örgütünü kolladı, himaye etti, eğitti, donattı, fonladı, alan açtı. Türkiye, istekleri ile bir anlamda müttefikine “Dur artık!” diyor.
MÜZAKERELERE DEVAM KARARI
İki ülke tarafından da yapılan açıklamada bu ayrıntıların, yani güvenli bölgenin derinliği, genişliği, yapısı gibi ayrıntıların olmadığını gördük. Belli ki asıl mesele üzerinde müzakereler sürecek. Müşterek harekât merkezinin kurulmasına ilişkin süreç önemli bir adım. Bu adımın ABD’ye de zaman kazandırdığı aşikâr. Washington Post gazetesine göre ABD’li yetkililer Türkiye’nin perşembe günü gibi Suriye’ye girebileceğinden endişe ediyordu. Yani ABD’li yetkililere göre “önemli” olarak tanımladıkları anlaşma ile “olası” harekâtın şimdilik önüne geçildi ve alan açıldı. Türkiye de ABD’nin “zaman/alan kazanma” amacının farkında. Zaten bu farkındalığı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Bu çalışmanın Münbiç gibi oyalama sürecine dönüşmesine müsaade etmeyeceğiz” açıklaması ile bir kez daha gördük. Kısacası çetin müzakere süreci bitmedi, hâlâ sürüyor. Bu sadece başlangıçtı.
Paylaş