Batı ne yapacak?

Kritik bir haftaya girildi. Haftanın aktörleri Batı ve Türkiye. Bir yanda Avrupa Birliği, diğer yanda ise ABD. Temel sorun her ikisinin de Türkiye’ye yaptırım uygulayıp uygulamayacağı ve her ikisiyle de ilişkilerin nasıl bir noktaya geleceğinde. Hem ABD’de hem de AB’de Türkiye’nin yürüttüğü politikalara öfkeli ve bu nedenle Türkiye’nin cezalandırılması gerektiğini düşünen kalabalık siyasi aktörler bulunduğuna şüphe yok.

Haberin Devamı

AB’nin kararı için 11-12 Aralık zirvesi bekleniyor. Dönem başkanı olarak kilit rol üstlenen Almanya’dan son dönemde gelen mesajların olumlu olduğunu söylemek de mümkün değil. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas’ın AB’nin Türkiye’ye yaptırım kararı alacağını ve bunların sadece kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli de olacağını söylediği açıklaması tabloyu daha da kötümser hale getirdi.

Hem AB hem de ABD açısından bakacak olursak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin, Libya ve Kafkaslar politikasının, S-400 alımının ve Rusya ile olan ilişkilerinin rahatsız edici başlıklar olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye kendi çıkarları yerine sadece Batı’nın çıkarlarını öncelese, saydığım başlıklarda gerekli adımları atmasa sorun yaşanmayacaktı. Türkiye milli çıkarları doğrultusunda politikalarını oluşturdu ve ne yazık ki tam da bu yüzden ayağına basılan Batı içinde bir grup tehdit ve yaptırımlarla Türkiye’ye ‘dur’ demeye hazırlanıyor. Yine de aklıselim ve AB’nin Türkiye’yle ilgili başta mülteciler olmak üzere çıkarları baskın gelir mi, bu hafta içinde göreceğiz.

Haberin Devamı

ABD açısından duruma bakacak olursak, Joe Biden hükümeti 20 Ocak’ta göreve başlayacak. Ancak CAATSA yaptırımları şimdiden gündemde. İnişli çıkışlı Türkiye-ABD ilişiklerinde son dönemde en dikkat çeken gelişme Dışişleri Bakanı Pompeo’nun tavrı ve açıklamaları oldu. Bir anlamda giderayak Türkiye’yi hedef tahtasına koydu. Türkiye ziyareti sırasında kendisine açılan telefona rağmen “Ankara’ya gelmeyeceğini ve kendisinin bir görüşme gündemi bulunmadığını” söylemesi, ardından da NATO toplantısında Türkiye’ye sert suçlamalar yöneltmesi... Bu şovu NATO’da yaptı. NATO üyelerinin büyük bölümünün AB üyesi ülkelerden oluştuğunu hesaba katarsak, bir anlamda AB’nin önünde yaptı. ABD’de Cumhuriyetçi senatörler Lindsey Graham ve James Lankford’un The Wall Street Journal’a yazdıkları makaleyi de unutmayalım. İki senatör halen ABD Başkanlık görevini yürüten Trump’ı CAATSA yaptırımlarını uygulamaya çağırdılar ve “Türkiye’yi ABD yerine Rusya’yı seçmek konusunda cezalandırmak, açık bir uyarı olur” dediler. Trump gitmeden yaptırımları uygulayacak mı, bilinmez. Ancak belli bir grubun amacı giderayak Trump’a bu yaptırımları uygulatmak.

Haberin Devamı

TÜRKİYE AÇISINDAN DURUM

Hem ekonomideki genel gidişat, hem de salgının dünyada yarattığı etki göz önünde bulundurulursa, Türkiye yaptırımlarla karşılaşmak istemiyor. CAATSA yaptırımlarının Trump tarafından imzalanmaması gerektiği belirtiliyor. Trump imzalamazsa değerlendirme Biden’a kalacak. Bu durumda Türkiye görüşmeler için de zaman kazanmış olacak. Ancak buna rağmen yaptırım seçeneğinin hayata geçebileceği de hesaba katılıyor ve buna göre de hazırlık yapılıyor. Şimdilik ABD açısından bir bekleme dönemine girildi.

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin yeri Avrupa” açıklamasının ardında, yeni dönem ve bir dizi çalışma bulunuyor. Bunu “Batı ittifakı, yeni dönem ve bunun için hazırlık” olarak da tanımlayabiliriz. AK Parti içinde bir grubun bu konuda çalıştığı belirtiliyor. AB ve ABD ile ilişkilerin boyutu, reformların altının doldurulması, AB şirketlerinin Türkiye’deki haklarının korunması, ekonomik açıdan ortak hangi adımların atılabileceği konularında çalışma yürütülüyor. Bu çalışmaların yanı sıra NATO’nun Batı ile ortak çalışma alanı olduğuna dikkat çekilerek, Türkiye’nin sahada güçlü adımlar attığı ve bundan sonra da atabileceği söyleniyor. İşte bu söylemin ABD ve AB ile paylaşılması da gündemde. Türkiye önümüzdeki süreçte, NATO’nun doğu kanadının güçlendirilmesini de ön plana çıkarabilir.

Yazarın Tüm Yazıları