Paylaş
Bu nedenle iki ülke liderlerinin masaya oturmuş olmaları, konuşmaları, sorunları ele almak için “ortak mekanizma” adı altında bir yöntem üzerinde uzlaşmaları önemli bir gelişmedir. Ancak söylemlerdeki bazı farklara ve bu farkların neden kaynaklandığına da değinmek gerekiyor.
MODEL ORTAKLIKTAN NATO VE SAVUNMA ORTAKLIĞINA
İdeolojik kutuplaşmaya dayalı Soğuk Savaş döneminde Türkiye-ABD ilişkileri “Stratejik İttifak” olarak tanımlanmıştı. Sonrasında Clinton yönetimi tarafından bölgesel konjonktüre dayalı “güçlendirilmiş ortaklık” ardından da “stratejik ortaklık” adlarını aldı. Ancak Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı ve ekolünden geldiği Obama döneminde ise bizzat Obama tarafından 6 Nisan 2009’daki Türkiye ziyareti sırasında iki ülke ilişkileri, “model ortaklık” olarak adlandırıldı. Obama’nın ilk döneminden sonra ilişkiler bozulmaya başladı. Obama’yla aynı ekolden gelen Biden başkanlığına geçen sürede bazı önemli gelişmeler yaşandı:
Çin, ABD’nin öncelikli hedefi oldu.
ABD, Trump’ın başkanlığı ile uluslararası arenadaki liderliği bıraktı.
Türkiye tüm bu süreçte kendi milli çıkarları doğrultusunda hareket etti. Bu nedenle de ABD ve Türkiye’nin çıkarları bir çok önemli başlıkta çatıştı.
Biden dönemiyle adeta türbülansta ilerleyen iki ülke ilişkileri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden’ın yaptığı son görüşme sonrasında ABD tarafından, “NATO müttefiği ve savunma ortaklığı” olarak adlandırıldı. Türkiye’nin ise yapılan açıklamalarda “NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine” vurgu yaptığını hatırlatalım. ABD’nin bakış açısının “çıkar çatışmasını ve sorunları” yansıttığını söyleyebiliriz. Ancak bu çıkar çatışmasında ve iki ülke arasındaki sorunlar konusunda ABD’nin “NATO müttefiki” olmanın gereklerini bile yerine getirmediğine de dikkat çekmek lazım. Özellikle de FETÖ ve YPG/PYD’ye destekleri konularında.
SAVUNMA ORTAKLIĞININ F-16 SINAVI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açık ve şeffaf bir biçimde Türkiye’nin milli güvenlik endişeleri başta olmak üzere politikalarını anlattığını biliyoruz. Beyaz Saray açıklamasından ise ABD Başkanı Biden’ın S-400’ler konusundaki endişesini dile getirdiğini anlıyoruz. Amerikalı bir üst düzey yetkiliye göre Biden görüşmede, “S-400’lerin açık bir şekilde problem olduğunu” dile getirdi. Türkiye ise S-400’leri neden satın almak zorunda kaldığını anlattı, yani ABD Patriot’ları satmadığı için S-400 aldığını... Şimdi iki ülke ilişkileri benzer bir sınavla karşı karşıya...
Türkiye, ABD’den 40 adet F-16 savaş uçağı ve modernizasyon için 80 adet kit talebinde bulundu.
F-35’ler için Türkiye tarafından yapılan 1 milyar 400 milyon dolarlık ödeme var. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ödemeyi hatırlatarak gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bununla ilgili olarak da F-16 tedarikini müzakere ettik. Bu konuda da kendilerinden olumsuz bir yaklaşım görmedim. Biden ‘Çok kısa zamanda netice alamayabiliriz. Biliyorsunuz iki farklı bölümden, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçiyor. Malum, durum 50-50 ama ben elimden geleni yapacağım’ dedi. Ben de kendisine ‘Bunu başarabileceğinize inanıyorum ve bu konuda şu anda ağırlığın sizde olduğunu görüyorum’ dedim” ifadelerini kullandı.
Kongre’nin Türkiye’ye sıcak bakmadığı sır değil. Ancak, Türkiye’yi S-400’leri satın almaya zorlayan ABD’nin uzlaşmaz tavrıydı. ABD’nin uzlaşmaz tavrı Türkiye’yi ister istemez farklı arayışlara sürükleyecektir. ABD, Biden’ın deyimiyle “NATO ve savunma ortağı” Türkiye’ye, bu ortaklığının gereğini yerine getirerek, F-16’ları vermelidir. Yeni bir kriz yaratmamak ve ortaklığın gereğini yerine getirmek için top ABD’nin sahasındadır.
Paylaş