Paylaş
Ve bu konu iyice gündeme yerleşti: Yüzde 49’un adayı kim olacak?
Şöyle tanınan bilinen, güvenilen, iş bilirliğine, performansına inanılan, lider karakteri olan, geniş kitleleri kucaklayacak, ayrıca “star ışığı” dediğimiz şeye sahip, yani kalabalıkların seveceği nitelikte bir cumhurbaşkanı adayı aranıyor.
Yok, Recep Tayyip Erdoğan var zaten, ona alternatif aranıyor demek istiyorum. 2019’da Erdoğan’a rakip çıkarma açısından. Yüzde 51’in değil, 49’un temsili için. Hoş “Erdoğan’a rakip” derken bile beni azıcık gülme tutuyor, olsun.
Yukarıdaki vasıfları okuyup hiç bana bakmayın vallahi, ben yoğun olacağım önümüzdeki senelerde.
Latife ediyorum, evet, ama vatandaş şu an her alternatifi düşünüyor. Sokakta insanların beni durdurup “Sizden süper başkan olur, adaylığınızı koyun” demelerine önce gülüp, sonra yüzlerindeki ciddiyet ve ısrarı görüp fena halde tedirgin oluyorum. Yokluk nerelere varmış, akıl alır gibi değil.
Nasıl olacak o iş? “Sarışın Reis” geliyoor, “Asrın sitcom’cusu geliyooor”. “İnsan hakikaten hayret ediyor” ve de “Bakın bu çok yanlış”!
Bir yerde vatandaş da haklı.
O yüzde 49 CHP, HDP, MHP ve çok az da olsa AK Partili seçmenin bir karışımından oluşuyor ki, bu kadar heterojen bir kitleyi de gerçekten ancak bir mizahçı, sanatçı filan bir araya getirebilir. O da konserde, ekran başında, sinema salonunda filan. Siyasette değil.
Yani yüzde 49 için aday işi hakikaten zor.
Hem yüzde 49’u kucaklayacak, hem “Öyledir böyledir ama bu insana ülkeyi emanet et, çatır çatır çalışır, ekip kurar, sorun çözer, kalkındırır, sistemi işletir, ayrıca liderdir, konuştu mu, karizmasıyla, sadece varlığıyla kalabalıkları etkisi altına alır” denecek bir adam veya kadın...
Evet, demokrasi için, heterojen de olsa, ülkenin diğer yarısının da 1 veya 2 rock star’ı, yani Erdoğan’ı olmalı.
Tabii karşı tarafta Mick Jagger olunca, kendisine veya kendilerine şimdiden bol şans diliyorum...
BİR KESİMDE SİYASETÇİ NİYE KARABORSA
70’li yıllarda, 80’lerin başında doğanlardan, şu anda fişek gibi, cıva gibi siyasetçiler yetişmesi beklenirdi değil mi? Her alanda pek çok değerli insan çıkarmış bu ülkeden eğitimli, kaliteli, dünya çapında politika insanları da çıkmalıydı.
Bizim kuşağın büyük bölümünün çocukluğu, gençliği ‘80 darbesi ve sonrasına rastladı. Siyaset miyaset bunlar amanın çok sakat işlerdi.
Memleketin güzel okullarında okudum.
Ve o güzel öğrenciler, genellikle güzel şirketlerin döner sandalyelerine binip gittiler...
Kimi güzel beyinler, güzel uçaklara binip yurtdışına gittiler, orada CEO, akademisyen filan oldular.
Boğaziçi’nde okurken ve sonra New York’ta yüksek lisans yaparken tanıdığım yüzlerce seçme öğrenciden, bankacı, yönetici, girişimci, reklamcı, modacı, öğretmen, hariciyeci, organik tarımcı, hatta şarkıcı, ressam çıktı. Sadece sizin yakından tanıdığınız 2 mizahçı çıktı mesela. Biri ben, biri Cem Yılmaz. O rengârenk insanların iki ortak yanları vardı. Biri, zeki olmaları, iki siyasete asla ve asla girmemeleri.
Ne acı.
Siyasetle ilgilenenler, o dönemde meselesi, sorunu olan, büyük sıkıntı yaşayan, acısı olan, hak arayan, bir şeyleri değiştirmek isteyen iki gruptandı.
Birinden Kürt siyasetçiler çıktı, diğerinden İslami yaşamdan gelen politikacılar.
Sonuçta da o yüzde 49 şimdi siyaset için benden, Cem’den filan medet umacak hale geldi.
Bundan çıkaracağımız ders? E her fikirden, her yaşam tarzından genç siyasetle ilgilensin ki, 10-20 yıl sonra ülkenin tüm kesimleri hakkıyla temsil edilsin.
Paylaş