Paylaş
Bir polisi de elinden yaraladı. Yakalandı ve hemen serbest bırakıldı. Yurtdışına gitti. Serbest bırakılma kararına itiraz edildi, Türkiye’ye dönünce yine yakalanıp serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında dava açıldı. İçinde emniyet müdürünü elinden yaralama, görevli memura direnme, memura karşı bıçakla yaralama ve o kadını yaralama suçlarından 27 yıl istendi. Gezi’deki kadını yaralamak suçundan 9000 TL ceza ile yırttı. En son Libyalı bir işadamını tehditten tutuklandı.
Abdullah Çakıroğlu. Tam tamına 1 yıl önce otobüste hemşire Ayşegül Terzi’nin yüzüne şort giydi diye tekme attı. Sosyal medya görüntüleri sayesinde yakalandı. “İslam’a uygun davrandım, şimdi olsa yine yaparım” diye demeç verdi. Elli kere serbest bırakıldı, elli kere tekrar yakalandı. Serbest bırakan hâkimlerden birini sonradan HSYK ihraç etti ve ardından aynı hâkim gözaltına alındı. Sonunda Abdullah Çakıroğlu medya, kamuoyu baskısı ve kadınların tepkisiyle 3 yıl 10 ay ceza aldı. Cezada indirim ve ertelemeye gidilmedi.
Ercan Kızılateş. 14 Haziran’da Pendik’te minibüste, ramazan ayında şort giydi diye üniversite öğrencisi Melisa Sağlam’a yumrukla saldırdı. Olay kamera kayıtlarına geçti. Melisa Sağlam darp raporu aldı. Saldırgan 3 gün sonra yakalandı, mağdure tarafından teşhis edildi. Emniyet serbest bıraktı! “Kadınların bu şekilde giyinmesi nefsi tahrik ediyor” diye kendini “savunmuştu”. Bir de üstelik Melisa Sağlam’dan şikâyetçi olmuştu! Başsavcılık tepkiler üzerine tekrar gözaltına alınması için talimat verdi. İlginç ama saldırganın zaten o esnada bambaşka bir konu sebebiyle, “Vergi Usul Kanunu’na muhalefet” suçundan Metris Cezaevi’ne gönderilmiş olduğu ortaya çıktı! Sonuç olarak dün, 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı.
Ha ne oldu? Yattığı süre göz önüne alınarak tahliye oldu.
Şimdi, ben hukukçu değilim. Ama bu üç davadan yargıyla ilgili çıkardığım sonuçlar şunlar:
Polisi yaralamak, silahla gezmek, Vergi Usul Kanunu’na muhalefet, işadamını tehdit. Bunların hepsi öyle böyle cezasını buluyor. Ve bu çok iyi.
Ama şort giyen bir kadınsanız, mümkünse korumayla filan dolaşın!
Zira bu sebeple durup dururken bir sapık size saldırırsa, o görüntülerin bir şekilde kaydedilmesi, etrafta şahitler olması ve ifade vermekten korkmamaları, adamın yakalanması, emniyettekilerin “Kadın da şort giymiş sonuçta, adam haklı beyler” dememesi, hâkimin HSYK’dan ihraç edilmiş, edilmek üzere ve/veya gözaltına alınabilecek şaibeli bir hâkim olmaması lazım. Ayrıca medyanın, kadın örgütlerinin, eşin dostun, sağlam bir avukatın desteği lazım. Zaman lazım. Adam arkası sağlam, belalı bir tipse, size birkaç bodyguard lazım. Sonra 3 yıl küsurluk güzel bir ceza alırsa, indirimin, paraya çevirmenin, “1 ay yattı yeter işte yahu” filan durumlarının da olmaması lazım.
Bunların hepsi lazım ki, şorta, mini eteğe, başörtüsüne, şuna buna gıcık olan birtakım insanlar yüzünden, kadınlar sokakta dolaşmaktan korkmasın.
Özetle evet, adalet herkese, her zaman, hatta sadece sokağa çıkıp yürümek, otobüse binmek için bile lazım.
Vergi Usul Kanunu’na muhalefet edenin hemen hapsi boylaması güzel, ona lafım yok.
Ama adalet o kadar net ve objektif olsa ki, kadınlar da keşke özgürce sokakta dolaşabilse yani. O da önemli. Bir zahmet.
Paylaş