Paylaş
15 Temmuz’dan itibaren iyice anladım ki, bu ülkede olan bitenle ilgili vatandaşın en küçük bir fikri yokmuş.
Aslına bakarsanız istihbaratın bile çok detaylı bir bilgisi yokmuş.
O zaman, gariban bir mizah yazarı olarak, oturup FETÖ şöyleydi, Musul böyleydi diye uzun uzun analiz mi yapacağım?
Bırakıyorum, ortalık dağınık, ruhum sağlıklı kalsın. Bundan sonra dizi gibi seyredeceğim siyaset arenasını!
Dizi de dizi ha! Cumhurbaşkanı, vurdulu kırdılı, maceralı, heyecanlı bir dizi için gereken bir başrolün bütün özelliklerine sahip. Yan rollerde, “Sokaktaki normal iyi niyetli, ama ana hikayelere yön veremeyen adam” Kılıçdaroğlu... Diziye mizah katan, öte yandan pragmatik Binali Yıldırım... Demirtaş karakteri bu sezon yok... Veee son günlerin öne çıkanı, dizinin en merak uyandırıcı hikâyelerinin, senarist deyimiyle “ilk çengelini atan” karakter, Devlet Bahçeli!
Son günlerde MHP Lideri sayesinde bir gizem, bir hareket geldi iç siyasete. Dış siyaset, zaten dört tarafımız karmaşa olduğu için Game of Thrones’u aratmıyordu. Ama bir dizide bütün ana ve yan hikâyeleri heyecanlı, soru işaretleriyle dolu tutmak lazım, malumunuz. Ve itiraf edelim, iç siyasette bir monotonluk hâkimdi.
Bahçeli hiç beklenmedik bir anda başkanlık sistemini gündeme getirdi.
Fakat bu öneriyi eleştiriyor mu, ona destek mi veriyor net anlaşılamadı.
“Cumhurbaşkanı parlamenter sisteme saygı göstersin” diye tenkit ederken, aniden “Ama öyle olamıyorsa başkanlık sistemini getirsinler” deyip bizi ekranların başına mıhladı.
O gün bu gündür bu gizem çözülmeye çalışılıyor.
Dün ise “Game of Ankara” dizisinde yeni bir gelişme oldu. Bahçeli “MHP parlamenter sistemden yanadır” derken “Teklifi inceleyip sonuca varacağız” diye de kapıyı aralık bıraktı. “Kimse ilke ve inkılapları değiştirme hevesine kapılmasın” diye kalbimizi çalarken, hemen “Meclis’te evet dersek, milletin huzurunda da evet deriz!” diye aforizmamsı bir ipucu patlatıp alkışı aldı, ama bu cümleyle kafaları iyice karıştırdı.
Ve finalde, gelecek bölümleri büyük merakla izletecek esas bombayı patlattı: “Bunu niye şimdi gündeme getirdiğimizi soranlar, onu ileriki günlerde anlayacaksınız! Kaos isteyenler ikinci dalga darbecilerdir!”
Vay arkadaş. Ne dönüyor acaba? Neyi ileriki günlerde anlayacağız?
Bu arada bu son bölüm, bütün iyi dizilerde olduğu gibi, espriyle bitti. Binali Yıldırım, açıklamalar sonucunda meraklanmış gazetecilere: “Sayın Bahçeli’nin lafı üstüne laf söylemek bize yakışmaz. Ne söylüyorsa odur!” dedi ve son kare onun gülümseyen yüzünde dondu.
Ne “İçerde”, ne “Poyraz Karayel”... Sezonun en heyecan verici dizisi bu ve izlemeye devam edeceğim!
BAŞARININ FARKINDA MISINIZ?
“TEHLİKENİN farkında mısınız?” “Neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?” “Başımıza neler gelebileceğinin farkında mısınız?”
Birkaç yıldır bunları duyuyoruz. Ne geleceğe dair ümidimiz kalıyor ne gelecek planı yapma enerjimiz.
Şimdi, gelecek için neşelenip, hemen hayal kurduracak bir haber vereceğim. Futbol ve siyasetin arasına sıkışıp görmemiş olabilirsiniz ama “Başarının farkında mısınız?”
Eczacıbaşı Kadın Voleybol takımı 2016 Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda kupaya uzandı! Üstelik, takım geçen yıl da şampiyondu. Yani bizim kızlar, şampiyona tarihinde üst üste iki yıl kupayı alan ilk takım oldu! Bu arada bu yıl bronz madalyayı da yine bir Türk takımı, Vakıfbank aldı.
Kadın voleybolunda Türkiye dünyada en önde gelen ülkelerden. Bu ülkenin kadınlarına özgürlük ve imkân verildiğinde neler başarılıyor, çok açık.
Ne yazık ki bazı kafalar kadınların özgürlük ve imkânlarını daraltmak için kendini yırtıyor! Bu başarıları o kafalara smaç tekniğiyle çakmak lazım!
Paylaş