Paylaş
Cuma günü itibariyle (bu lütfen resmi kayıtlara da geçsin diye tarih veriyorum bak) Akit yazarı Abdurrahman Dilipak mizahımızı, mesleğimizi çaldı! Yetkililer buradan duysun. Mizah yazarlarının ayriyeten bir sendikası yok, ama belki bu olaydan sonra kurmak gerekliliği ortaya çıkmış oldu.
Dilipak “L’exorsizm ve Demonizm” başlıklı yazısında Vatikan’a bağlı kiliselerde cin çıkarma işi yapıldığını, bu çıkarılan cinlerin cezalandırıldığını, hapsedildiğini veya kilisenin emrine girdiğini, yani kadroya alındığını ve sonra istihbaratta kullanıldıklarını” söylüyor.
Bak önyargılı olmayın. Adam kadroya alınma cümlesinin sonunda parantez içinde ünlem koymuş. Bu “Yav şaka yapıyorum” demektir kanımca. Yazdıklarını ciddi ciddi yazdığını pek tahayyül edemiyorum, o bakımdan parantez içi ünlem dalga geçme işareti gibi geldi bana.
Üstadın mizaha dair ilk çalışmalarını görmüş, çok ince bulmuş, kahkahalar atmıştım. Mesela Twitter’ın 140 karakter sınırlamasını ve hızlı tweet atılırken yapılan imla hatalarını hicvettiği bir “ialam işb twşk. Tarafları iridalw vawt wtmiş. kurtla kuzuya wşit uzaklıkta” tweeti vardır. Aynen alıntıladım, eserde kayıp olsun istemiyorum. Bu örnek mesela, daha kolay çözülebilir bir hicivdi.
Oysa son yazısı tam analiz edebildiğim, alışılagelmiş bir mizah türü değil.
Absürd bir şey mi yaptı, taşlamaya mı girdi, ironi midir, sembolik hiciv peşinde mi çıkaramadım. Belki de yepyeni bir mizah janrı diyebiliriz. Ama kesinlikle çok komik.
Sadece kâğıt üzerinde, veya söylerken komik değil. Cümlenin kafadaki tahayyülü, cinlerin bordrosundan emekliliğine, lojmanından kılık kıyafet yönetmeliklerine dek yepyeni esprilere gebe. Yani hayalgücünü gıdıklayan, başka ve daha sıradan şakaları mayalayan, müthiş üretken bir mizahla karşı karşıyayız sayın seyirciler!
Ama olmaz ki. Zirvedir bu! Biz artık ne yazsak olmaz ki. Millet bu köşe yazısıyla doz aşımı oldu, sosyal medya yıkıldı. “Cinlerimedokunma” diye hashtag açıldı, tt oldu. Sokak muhabbetlerinde birinci sıraya bu konu oturdu. Artık bizim hiçbir şaka tutmaz ki.
Ben ne iş yapayım şimdi? Moda dergisi çıkarmaya mı döneyim?
Cem Yılmaz otelcilik mi yapsın? Ata Demirer ekstralarda müzik mi çalsın? Burak Aksak neyse yayınevi kurdu, oradan ekmeğini çıkarır. Selçuk Aydemir uçak mühendisi, girsin bir şirkete çalışsın mı çocuk? Dilipak’ın amacı bu mu? Biz de ekmeğimizin peşindeyiz abi, niye böyle yapıyor?
Yalnız komediyi kolay kolay kaptırmayız. Onun için önce ihtimal vermedim. Yazıyı önce ciddi köşe yazısı niyetiyle okudum. Zira evet, altıncı hissi güçlü insanların farklı görevlerde istihbarat örgütlerinde çalıştırıldığını biliyoruz.
Ama şimdi cin min deyince de, ki denmez normalde, üç harfliler filan diye geçer, biz korkarız çünkü öyle şeylerden, sure filan okuruz. Yani böyle bir kavramın kadrolu çalışması da biraz... Çünkü benim hayalimdeki cin sağlık sigortası ve konut kredisi peşinde bir şey değil yani, o bakımdan. Hani gönüllü çalışsa belki. Ne bileyim kötülük karşılığı filan çalışsa. Tam kişilik özelliklerini, gelecek planlarını bilemiyoruz tabii de, ateşten yapılmış olduğu söylendiği için, aylığı ispirto olarak filan mı alır acaba?
Ya da acep mizah değil de çok çok yeni bir bilgi mi bu? Yani biz bu müthiş bulguya hazır mı değiliz? O mudur?
Tek dileğim, Dilipak’ın yazısında çok satır arası olsa da “Millet böyle abuk subuk işlerle uğraşıyor, veya buna dair rivayetler var, ama sonuçta siz gidin bilim yapın, inanç olarak da semavi dinlerin peşinden gidin, gerisi palavra” gibilerinden makul bir anafikir olması.
Aksi halde, cinlerden daha tehlikeli iki ihtimalin ucu gözüküyor.
Bir, bu bir şakaysa mizah tarihimizin kafası en kırık yazarı ortaya çıktı, ve bize artık ekmek yok.
İki, ciddiyse, Bizans’ın meleklerin cinsiyetini tartıştığı günlerden çok daha feci bir gündemimiz var.
Paylaş