Paylaş
Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın 23 yıldan beri Ericsson Türkiye’de çalışıyor.
İTÜ’de Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra aynı üniversitede Telekomünikasyon Mühendisliği yüksek lisans programını tamamlayan Işıl Yalçın uzun yıllar sahada çalışmış bir isim.
Şirketin Santral Kurulum Müdürlüğü’nde 15 yıl görev yapmış.
Ardından Ericsson Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Radyo Erişim Ağı Başkan Yardımcılığını üstlenmiş.
2012 yılında Ericsson Kuzey Doğu Afrika ülkelerinden sorumlu Genel Müdürü olarak hizmet vermiş.
3,5 yıl Kahire’de ikamet ederek şirketin Mısır, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Somali ve Kuzey ile Güney Sudan’daki operasyonlarını yönetmiş.
Bu arada evli ve iki çocuklu olduğunu söylemeyi unuttum.
Üç buçuk yıl boyunca Kahire ile İstanbul arasında mekik dokumuş.
Işıl Yalçın
AFRİKA’DA KADIN MÜHENDİS ÖNYARGISI
Işıl Yalçın ile sohbetimizde Afrika yıllarını sorduğumda “Tabii ki ilk başta bir kadın mühendis olarak önyargıları kırmak kolay olmadı. Ancak benim sahada “erkek işi” diye bildikleri santral kurma konusunda deneyimli olduğum gördüklerinde iş değişiyordu” diye anlatıyor.
Afrika’da görevde oldukları sürece şirketin satışlarını üçe katladıklarını anlatan Yalçın’a Ericsson’da çalışan kadın oranını sordum
Oran yüzde 28 imiş ancak İsveçli şirket küresel oranı yüzde 30 olarak belirlemiş önümüzdeki yıl bu oranı yakalayacaklarını söylüyor.
“Elektronik mühendisliğinde okurken her yüz öğrencinin sadece 5’inin kadın olduğunu hatırlıyorum. Şimdi bu sayı tabii ki değişti. Şirkete aynı yetenekte iki başvurduğunda kadın tercih ediyoruz” diye anlatıyor.
Teknoloji şirketlerinde Ar-Ge bölümlerinde kadın sayısının ortalamanın üzerinde olduğunun da altını çiziyor.
Söz Ar-Ge’den açılınca, Işıl Yalçın Ar-Ge’nin ilk hecesini oluşturan sözcük “Araştırma” yı ayrı tutuyor.
“Araştırma ve Ar-Ge farklı şeyler. Araştırma geleceği yönelik teknolojilere yönelik çalışmalar yapıyor. 10 yıl, 20 yıl sonrasını düşünüyor. Bir fikri ortaya atıyor. İşte o fikir süzüle süzüle Ar-Ge’ye geliyor. Ürün burada geliştiriliyor” diyor.
TÜBİTAK’IN DESTEĞİ YÜZDE 50
Ericsson 42 bin patentin sahibi.
Dünya çapında Ar-Ge çalışanlarının sayısı 400 bin.
Türkiye’de bu sayı 600.
Şirketin 10 farklı ülkedeki Araştırma Merkezleri’nde çalışanların sayısı 750.
Türkiye’de ise yeni kurulan 11. Araştırma Merkezi’nde sayının 25’i bulması hedefleniyor.
Şu ana kadar 10 kişi işe alınmış ve bunlardan sadece 1’i kadın.
Şimdi esas iyi habere geliyoruz.
Geçtiğimiz aralık ayı sonunda açılan Ericsson Türkiye Araştırma Merkezi TÜBİTAK işbirliğiyle hayata geçmiş.
TÜBİTAK 1515 Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı’na başvurduklarını anlatan Işıl Yalçın “TÜBİTAK masrafların yüzde 50’sini karşılıyor. Amaç Araştırma Merkezi’nin Türkiye’yi küresel bir teknoloji üssü haline getirmesi. Araştırma Merkezi TÜBİTAK’ın desteğiyle” ağ mimarisi ve protokolleri” ile “güvenlik” alanlarında çalışacak” diyor.
“Araştırma Merkezi, Ericsson’ın dünyada açılan 11. laboratuvarı. Şirket 10 yıldan beri ilk kez yeni bir merkezini Türkiye’de açması gurur verici” diye konuşuyor.
“Bu merkezde üretilen yazılımlar sadece Türkiye’de değil Ericsson’ın tüm dünyadaki hizmet sağlayıcıları tarafından kullanılacak” diye ekliyor.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal açılışta yaptığı konuşmada Ericsson Türkiye Araştırma Merkezi’nin ülke için büyük bir kazanım olduğunu söylemişti.
ERSEL GÜRSEL
ERSEN GÜRSEL’E UNESCO’DAN 2019 DÜNYA SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK ÖDÜLÜ
MİMAR Sinan Büyük Ödülü sahibi Prof. Ersen Gürsel uluslararası alanda prestijli “Küresel Sürdürülebilir Mimarlık” ödülünün sahibi oldu.
2010 yılından beri UNESCO’nun çatısı altında olan “Küresel Sürdürülebilir Mimarlık Ödülü” her yıl kuzey ve güney yarımküreden, toplumların ihtiyaçlarına yenilikçi, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir yaklaşımla cevap veren 5 mimarı ödüllendiriyor.
Türkiye’den Ersen Gürsel’in yanı sıra Prof. Werner Sobek (Almanya), Rozana Montiel (Meksika) Ammar Khammash (Ürdün) ve Jorge Lobos (Şili) ödülün sahibi oldular.
Ödül bu yıl Walter Gropius’un Almanya’da kurduğu Bauhaus okulunun ve sanat akımının 100. Yılına denk geliyor.
Bu yüzden 2019 ödülü, Bauhaus’un çok disiplinli ve sosyal–reformcu öğretisi“mimarlık toplum hizmetinde, bilim, sanat ve meslektir” çerçevesinde verilmiş.
Ersen Gürsel, meslek yaşamı boyunca, toplum temelli tasarım anlayışı ve bu anlayışı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki öğrencilerine aktardığı için ödüle layık görülmüş.
Bu prestijli ödülü daha önce kazanmış mimarlar arasında, Eskişehir’de Odunşehir Modern Müzesi’nin mimarı Japon Kengo Kuma da var.
Paylaş