Paylaş
Türkiye’nin Unesco nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Altay Cengizer’in ev sahipliğinde gerçekleşen konferansta, antik Troya şehrinin yanı başındaki Tevfikiye Köyü’nün OPET’in desteğiyle nasıl model bir arkeo-köye dönüştüğünü dinledik.
Tevfikiye köyünü geçtiğimiz ayında OPET Yönetim Kurulu üyesi Nurten Öztürk ile gezmiştik.
Köyü anlattığım yazının linkini aşağıda bırakıyorum.
Bazı evlerinde antik Troya taşlarının kullanıldığı köyün nasıl bir dönüşümden geçtiğini, nasıl“sürdürülebilir kalkınma”ya örnek bir köye dönüştüğünü gözlerimizle görmüştük.
Aslında Nurten Öztürk’ün yıllardan beri hayata geçirdiği tüm projeler “sürdürülebilir kalkınma” projeleri.
18 yıl önce başlattığı “Temiz Tuvalet” de öyle, Gelibolu Yarımadası’ndaki “Tarihe Saygı Projesi” de.
Unesco’daki etkinliğe dönersek, Büyükelçi Cengizer’in önemle altını çizdiği gibi Unesco BM sistemi içinde en kalabalık ve en entelektüel kurum.
Unesco’daki Troya Konferansının konuşmacıları. Soldan sağa Prof.Aslan, Nurten Öztürk, Büyükelçi Ahmet Altay Cengizer ve İsabelle Anatole-Gabriel
Üye üyelerin katkılarıyla Paris’teki binası, ancak bir kaçını görebildiğimiz 500’den fazla sanat eserini barındıran zengin bir koleksiyona sahip.
UNESCO TÜRKİYE’NİN RADARINDA MI?
Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmek o ülkeye büyük prestij getirdiği gibi, listeye giren kültürel ve doğal varlıkların korunmasını, çevrede oturanların farkındalıklarının artmasını da sağlıyor.
Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin turizm rehberlerinde Unesco Dünya Mirası listesine girmiş eserler özellikle belirtilir.
Bilinçli turistler özellikle bunların peşine düşerler.
Türkiye’nin Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan varlıklarının sayısı 18.
İtalya’nın listede 53, Fransa’nın 43, İspanya’nın 46, Çin’in ise 52 varlığı listede.
2017 yılında Unesco Yürütme Kurulu’na seçilen Türkiye’nin sahip olduğu kültürel ve doğal varlıklarını düşünürseniz listede sadece 18 varlığın olması üzücü.
Büyükelçi Cengizer “Unesco Türkiye’nin daha fazla radarında olmalıdır” derken yerden göğe haklı.
Zira dediği gibi “Unesco dünyanın en önemli markaları arasında. Güney Kore mucizesinin arkasında Unesco var. Bu ülke Unesco’nun önerdiği eğitim programını harfiyen uygulamış”.
Büyükelçimiz, Troya etkinliğinden önce Unesco’da Fahir Atakoğlu konseri düzenlemiş.
Önümüzdeki mayıs ayında ünlü şef Aylin Yazıcıoğlu’nun yine Unesco’da Türk Mutfağı’yla ilgili bir sunum yapacağını söyleyen Cengizer, Troya etkinliğinin duyurulduğu andan itibaren büyük ilgi çektiğini söylüyor.
Prof.Aslan ve Nurten Öztürk konferans öncesi Unesco’da
TROYA KONFERANSINA İLGİ BÜYÜK
Gerçekten, moderatörlüğünü Cengizer’in yaptığı, Nurten Öztürk, Troya Kazı Başkanı ve Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Rüstem Aslan ve Unesco Dünya Miras Komitesi Avrupa ve Amerika Bölgesi Birim Başkanı Dr. İsabelle Anatole-Gabriel’in konuşmacı olduğu konferans için salon tıklım tıklım dolu.
Hemen önümdeki sırada oturan Unesco Genel Direktörü Audrey Azoulay’ın yardımcısı durumdan pek memnun.
Prof. Aslan’ın Antik Troya ve yeni müze sunumu, Nurten Öztürk’ün Türkiye’nin ilk arkeo-köyü olan Tevfikiye sunumu, aralarında Unesco büyükelçilerinin, akademisyen ve medya mensuplarının olduğu dinleyiciler tarafından dikkatle izleniyor.
Nurten Öztürk konuşmasında “Tevfikiye Köyü’nü gelecek nesillere taşıyacak çalışmalara imza atmaktan ve bu çalışmaları böylesine önemli bir uluslararası platformdan anlatmaktan büyük gurur duyuyoruz” diyor.
“Troya dünyanın yakından tanıdığı bir destanlar şehri. Hemen yanı başında, evlerinde antik taşların kullanıldığı Tevkifiye Köyü 5 bin yıllık kültürel bir devamlılığın izlerini taşıyor. Son Troyalıların yaşadığı bu köyde tarihin izlerini yaşatmak, antik şehri ziyaret edenlerin köyde vakit geçirmelerini sağlamak, köylüleri “sürdürülebilir kalkınma” vizyonuyla eğitmek, meslek kazandırmak öncelikli hedefimizdi” diye ekliyor.
Bkz: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/gila-benmayor/troya-bir-koyun-kaderini-nasil-degistirdi-40928670
Paylaş