Paylaş
Raporun açıklanmasından birkaç gün sonra İstanbul’da, Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile bir araya geldik
Önce yabancı televizyonlarda bolca tartışılan söz konusu raporda neler var ona bakalım.
40 ülkeden 91 bilim insanının kaleme aldığı rapor özetle “Bugün 1 derecelik küresel ısınmanın etkilerini görüyoruz. Aşırı sıcaklar, seller, deniz seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi bu etkilerden bazıları. Isınma 1,5 C geçerse sağlık, refahı, güvenlik ve ekonomide yıkıcı sonuçlara yol açacak” diyor.
Tam anlamıyla bir felaket senaryosu.
Raporu yorumlayan uzmanlara göre, emisyonların azaltılması için ülkelerin vermiş oldukları taahhüt, küresel ısınmadaki artışı 1,5 C seviyesinde tutmak için yeterli değil.
Şu anda yeryüzünün karşı karşıya kaldığı durum söyle:
“Yarım derece bile hem insan, hem doğa için çok önemli”.
BAŞIMIZA NELER GELECEK?
İklim değişikliği mücadelesinin önemli STK’larından 350.org, IPPC Raporu’ndan yola çıkarak dünya 1,5 derece ışınınca başımıza gelecekleri pek güzel özetlemiş:
- Sıcak hava dalgalarından etkilenen insan sayısı 2050 yılına kadar 350 milyon artacak.
- Sıcaklık nedeniyle ölümler yüzde 15 ila yüzde 22 artacak.
- Başta Akdeniz tatlı su kaynakları yüzde 9 oranında azalacak. Isınma 2 derece olursa bu azalma yüzde 17’yı bulacak
- Bu yaz Atina’daki gibi korkunç yangınların olasılığı yüzde 37.8 artacak.
- 2030 yılında sahillerde yaşayan 400 milyon insan risk altında olacak.
Bu tablodan, aşırı sıcak dalgalardan, kuraklık ve sellere kadar iklim değişikliğinin her türlüsünü yaşayan Türkiye’nin de etkileneceği ortada.
Peki Türkiye iklim değişikliğine karşı ne yapıyor?
İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın toplantısına dönersem, Başmüzakereci 1,5 derece ile 2 derecenin etkisi arasında çok büyük bir fark olduğunun altını çiziyor.
100 MİLYAR DOLARLIK ÇEVRE FONU
Türkiye’nin kıyılarındaki İztuzu gibi plajların tehlike altında olduğunu, gıda güvenliğinin sıkıntıya gireceğinin altını çiziyor.
Gezen yıl yaşanan bir saatlik yağışın Türkiye ekonomisine zararının 2 milyar lira civarında olduğunu hatırlatıyor.
İklim değişikliğinden etkilenen bir ülke olmasına rağmen Türkiye, İran ve Rusya ile birlikte küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı hedefleyen Paris İklim Anlaşması’nı imzalamayan ülkelerden biri.
Zira gelişmekte olan bir ülke olduğunu ve anlaşmanın yükümlülüklerini yerine getirmek için finansal desteğe ihtiyacı olduğunu öne sürüyor.
Prof. Birpınar, küresel ısınmada Türkiye’nin “tarihsel sorumluluğu” nun binde 7 olduğunu belirtiyor.
Başmüzakereciye göre, bu oran ABD için yüzde 28, AB için yüzde 23, Çin için yüzde 9.
Dünyada en büyük fonların çevre fonları olduğunun altını çizen Birpınar “100 milyar dolarlık fon var. Türkiye’nin bu fonlara ihtiyacı var. Çünkü artan enerji talebi için yılda 10 milyar dolar yatırım yapmak zorunda. Bu tip fonların Türkiye’ye açık olması gerek” diyor.
“Bu fonları alalım ki Türkiye’nin yenilenebilir enerji projeleri için kullanalım” diye ekliyor.
2030 yılında yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının yüzde 50’ye çıkarmayı hedeflediklerini söylüyor.
Tuz Gölü'nün son durumu
İKLİMİN PROJESİ NEDİR?
Prof. Birpınar ile toplantının esas amacı, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin birlikte finanse ettikleri “İklimin” projesini duyurmak.
www.iklimin.org sitesinden inceleyebileceğiniz projenin bütçesi 3 milyon 493 bin euro ve 30 ayda tamamlanacak.
Bir yılını geride bırakan projenin esas amacı iklim değişikliği konusunda farkındalığı arttırmak.
13 büyükşehir belediyesiyle ortak çalışmalar yapılıyor, sahada eğitimler veriliyor.
İklim değişikliğinde yumurta kapıya dayanmışken farkındalığı arttırma çabaları iyi güzel de şimdiyle kadar çevreye verdiğimiz zararın neresinden döneceğiz?
Paylaş