Paylaş
“Güneş Anne”liği rafa kaldırdığımı sanıyordum meğer öyle değilmiş. Avrupa’da, İspanya’dan sonra ikinci büyük güneş ülkesi olan Türkiye’de “güneş enerjisine” inanmaktan hiç vazgeçmediğim geçenlerde çıktı ortaya..
Hafta başında Türkiye’de güneş enerjisine en büyük yatırımın açıklanacağı toplantıyı kaçırınca içime kurt düştü ve dün yatırımı yapan Tunçmatik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer’e ulaştım. Enerji sektöründe faaliyet gösteren Tunçmatik’in ikinci nesil patronu Mehmet Özer ile “Güneş Anne” günlerimden tanışıklığımız var. Dokuz yıl önce yaptığımız görüşmede, güneşe yatırım için dört gözle yasayı beklediklerini söylemişti.
O günden bu yana Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti.
ABD ve Çin güneş enerjisine hızlı bir giriş yaparken, Türkiye’de 2012 yılında güneş yasası çıktı ve 2013 yılından yasanın önü açıldı.
Güneş enerjisindeki son gelişmelere değineceğim ama önce Mehmet Özer’in yatırımı.
Özer dünkü konuşmamızda “Güneş enerjisi için bugüne dek alınan en büyük krediyi, 73 milyon doları Aktif Bank’tan alarak 8 ilimizde güneş santralı kuruyoruz.” Türkiye güneşi geniş çapta kucaklamaya hazır.
Özer’in verdiği bilgiye göre, 73 milyon dolarlık kredinin tamamı 2017 sonunda yatırıma dönüşmüş olacak ve elektrik üretilmeye başlanacak. Güneş enerjisi santralları Kütahya, Muğla, Uşak, Afyon, Karaman, Elazığ, Ankara ve Mersin’de kurulacak. Bu 8 ilden yılda yaklaşık 123 milyon kWh elektrik enerjisi üretilecek. Bu rakam 41 bin hanenin bir yıllık enerji kullanımına denk geliyor. Santrallerden biri Akkuyu Nükleer Santralı’nın eli kulağında olduğu Mersin’de kuruluyor.
Keşke tüm Mersin güneş tarlası olsa da Akkuyu’dan vazgeçilse demeden geçemeyeceğim.
Afyon ve Karaman’daki güneş santrallarının inşaatına başladıklarını belirten Özer, “Güneş enerjisi sektörü 3 yılda çok iyi bir know-how kazandı” diyor.
Üç yılda neredeyse sıfırdan 1200 megavatlık bir kapasiteye ulaştık ama güneş ülkesi olmayan Almanya’nın kapasitesi 42 bin megavat.
Yıllarca “güneş ülkesiyiz ama bedava güneş enerjisinden yararlanamıyoruz” diye boşuna yazmamışım. Türkiye’nin güneş haritasında en verimsiz olarak görünen Kuzey Karadeniz bile Almanya’nın en güneşli bölgesinden kat, kat verimli.
Mehmet Özer, Türkiye’de güneş enerjisi derken 3 önemli noktaya dikkat çekiyor:
- Güneş santrallarının yüzde 60 yerli imalat. Yani burada imal ediliyor.
- Güneş önemli oranda istihdam sağlıyor. Örneğin Özer’in 8 ilde güneş tarlaları yatırımında 3 bin kişiye geçici istihdam edilecek.
- Türkiye hızlı bir şekilde edindiği know-how’u yurtdışına ihraç etme noktasında. Bununla ilgili de Özer “Biz önümüzdeki 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren Ortadoğu ve Afrika’ya açılıyoruz” diyor. İnşaat sektörünün 1990’lı yıllarda Rusya’ya, Orta Asya ülkelerine açılmaları gibi güneş enerjisi sektörü de üç yıl gibi kısa sürede yurt dışına açılma noktasına gelmiş. “Yüzme bilmeyip havuza atılan çocuklar gibiydik. Devlet güneşe Ar-Ge desteği verseydi belki bu kadarı olmazdı. Düşe kalka büyük bir aşama kaydettik” diye konuşuyor Özer.
Sektör hızlı aşama kaydetti zira güneş enerjisi santralı altı ay gibi kısa bir sürede kuruluyor.
Hidroelektrik santralının kurulması 3 ile 5 yıl arası, rüzgâr santralı ise minimum 3 yıllık bir süreç.
Mehmet Özer’e göre, başta çekinceleri olan bankacılık sektörü de güneş enerjisi yatırımına giderek ısınmış. Özer “73 milyon dolarlık kredi anlaşmasıyla Tunçmatik bir anlamda öncülük yapıyor. Bu tür anlaşmaları önümüzdeki dönemlerde daha çok göreceğiz” diyor. Bankaların güneş enerjisine krediye ısınmaları güzel bir haber.
Ancak sektörden öğrendiğime göre, 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren, güneş enerjisinden elektriğin alımı kilovatı 13 sentten 10 sente çekilecek. Bu da son dönemlerde ivme kazanmış olan sektörü sarsacak bir gelişme.
“Güneş enerjisi cari açığa çare olabilir” diye tweet atan Mehmet Şimşek acaba buna ne diyor?
Paylaş