Paylaş
Önceki gece Arter’in açılışında birbirileriyle selamlaşan insanların pek çoğu geçtiğimiz cumartesi günü de Eskişehir’de Odunpazarı Modern Müzenin OMM’un açılışındaydı.
OMM’un açılışına tanık olmak benzersiz bir deneyim idi.
Çünkü müzenin ünlü Japon mimarı Kengo Kuma, proje ortağı mimar Yuki İkeguchi, müzenin kurucusu iş insanı, koleksiyoner Erol Tabanca, ilk serginin küratörü Haldun Dostoğlu ve müzede eserleri olan çoğu sanatçı da Eskişehir’deydi.
İnşaat sürerken mekan^a özel bir yerleştirme yapan Japon bambu ustası Tanabe Chikuunsai IV de dahil olmak üzere.
Doğduğu Bayburt’un Bayraktar Köyü’nde ödüllü Baksı Müzesi’ni kuran Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, kaleme aldığı OMM ile ilgili kitabın önsözüne şöyle bir başlık atmış: “Eve Dönüş”.
Eskişehir, Odunpazarı’ndaki modern müze OMM
Koçan’ın birkaç satırını buraya alıyorum izniyle:
“Müzenin kurucuları doğdukları toprağa günümüzün sanatını taşıyor, ülkemizde merkezin dışında bir varoluşu gerçekleştirme girişiminde bulunuyor. Eskişehir’de doğmuş, oradan dünyaya açılabilmiş ve edindikleri birikimi doğduğu toprağa, evlerine götürmek isteyenler masalsı bir yolculuk başlatıyorlar”.
İşte masalsı bu yolculuğun meyvesi, Koçan’ın “günübirlik gelişmelere kapılan, tanıdık davranışlar ve söylemleri sergilemek yerine kendisi olmayı seçen bir müze” diye tanımladığı OMM.
Artık sık rastlayacağımız şahane logosu grafik tasarımcı Emine Tusavul tarafından yaratılmış.
soldan sağa Kengo Kuma, Yuki İkeguchi ve Erol Tabanca
ESKİŞEHİR’DE BİLBAO ETKİSİ
Geçtiğimiz haziran ayında henüz kapılarını açmadan, Tabanca’nın yine Eskişehirli ortağı Cem Siyahi, OMM Direktörü Defne Casaretto eşliğinde OMM’u ziyaret etmiştim.
Müzenin açılışı vesilesiyle bu son ziyaret farklı.
Hem Erol Tabanca’nın kendi ağzından hayallerini dinleme, hem dünyanın en iyi 10 mimarı arasında sayılan Kengo Kuma ile tanışıp, sohbet etme imka^nı vardı çünkü.
2020 Tokyo Olimpiyat Stadyumu’nun yapımını üstlenen, Dundee’de yaptığı V&A Müzesi Time Dergisi tarafından 2019 yılının en iyi meka^nlarından biri seçilen Kengo Kuma, Tabanca’nın vurguladığı gibi Eskişehir’de “Bilbao Etkisi” yaratacak.
Hem Eskişehir’in, hem Türkiye’nin dünyada daha çok tanınmasına, merak edilmesine ve ziyaretçi çekmesini sağlayacak.
Erol Tabanca “Kuma’nın dünyaca tanınan bir mimar olmasının müze projesine itici bir güç olacağını düşündük” derken çok haklı.
Sürdürülebilir doğal malzemeler kullanan, geleneksel yapılardan esinlenen Kengo Kuma bu özellikleri “geleceğin mimarisi” olarak tanımlıyor.
Eskişehir’in “geleceğin mimarisinden” OMM örneğiyle Türkiye’de öne çıkacağını söylüyor ünlü mimar ayaküstü sohbetimizde.
Koçan’ın önsözünü yazdığı kitaptaki sözleri de anlamlı Kuma’nın.
“Modern mimaride, beton ve çeliğin hakimiyetindeki enternasyonal üslup insanlarla yaşadıkları yer arasındaki bağı zedeledi. Ahşabın yanı sıra coğrafyaya ait doğal malzemelere dönerek dünyadaki varoluşumuzu sürdürülebilir kılmanın bir yolunu arıyoruz”.
Kentsel dönüşüm kurbanı, betona ve en olmadık bir yerde kümelenmiş gökdelenlere yenik düşmüş İstanbul ile bağımız zedelenmedi mi?
Kengo Kuma ile
DİĞER KOLEKSİYONERLERE İLHAM
Açılıştan bir gün sonra Kuma, İkeguchi, Dostoğlu ve serginin sanatçılarından Ersin Han Ersin ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Erol Tabanca, müzenin diğer koleksiyonerlere ilham olacağı beklentisini dile getiriyor.
“Yüzlerce, binlerce eseri olan bir kişi bunları neden depoda tutar? Bu eserler sergilenince anlam kazanıyor. Müzede değerleri artıyor. OMM mutlaka kafalarda bir soru işareti yaratacaktır” diye konuşuyor.
Sayıları 4 bin kadar olduğu söylenen koleksiyonerler bu mesajı alırlar mı acaba?
OMM projesinin 15 milyon dolara mal olduğunu belirten Erol Tabanca’nın müze depolarındaki koleksiyonunda 1150 eser var.
Bunlardan 90 tanesi müzenin ilk sergisi olan Vuslat’ta sergileniyor.
İlk serginin küratörü Haldun Dostoğlu yerleştirme sürecinin 3,5 ay sürdüğünü ve en az altı kere her eserin yerinin değiştiğini söylüyor.
Haziran ayında müzeyi gezdiğimizde sergi son halini almaktan hayli uzaktı bu arada.
Serginin adının neden Vuslat olduğunu Dostoğlu şöyle açıklıyor:
“Üç kavuşma söz konusu. Koleksiyoner hayaline kavuşuyor. Eskişehir bir çağdaş müzeye, depodaki eserler de izleyiciye kavuşuyorlar”.
Vuslat Sergisi’nin yüzde 90’i yerli, yüzde 10’u ise yabancı sanatçıların eserlerinden oluşuyor.
Dostoğlu’na göre, sergi çeşitlilik arz ediyor ve Tabanca’nın koleksiyonerlik serüveninin çeşitli etaplarını, vizyonunun nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.
Vuslat Sergisi’nin küratörü Haldun Dostoğlu Canan Tolon’un eserinin önünde
KOLEKSİYONERİN SERÜVENİ
Başlarda daha geleneksel, bize ait eserler satın alan Tabanca, şimdilerde daha genç, muhalif deneysel işler yapan sanatçılara yönelmiş.
Koleksiyonuna en son kattığı, henüz güzel sanatlar öğrencisi Gizem Akkoyunoğlu bu sanatçılardan biri.
Bu arada yukarıda sözünü ettiğim Ersin Han Ersin’ın aralarında yer aldığı, İngiltere’de sanatçı kolektifi Marshmallow Laser Feast’in çok algılı sanal gerçeklik deneyimi Türkiye’de bir ilk.
İngiltere’de yaşayan Ersin, Eskişehirli ve nüfus kağıdında Odunpazarı yazıyor.
OMM tesadüfleri sever diye noktalayayım.
Mekana özel bir iş üreten Japon bambu ustası Tanabe Chikuunsai
Paylaş