Paylaş
Denize döküldüklerinde kendilerini ateşe atan ve sözde destek için İzmir’e gelen İngiliz amiral, kılını bile kıpırdatmadan olayı seyretmekle yetinmişti.
İngiliz’in bahanesi bile hazırdı: “Biz onlara ‘Manisa’da durun’ dedik, dinlemeyip daha ileriye gittiler ve bu felaketle karşılaştılar!”
Dikkat edilirse, Yunanistan aynı aymazlıkla hareket ediyor. Bu kez de arkasına başta Fransa olmak üzere AB’yi, Mısır’ı, BAE’yi ve sözde ikili oynayan, gerçekte Yunanistan’a hep arka çıkan ABD ve İngiltere’yi alarak kabadayılık taslıyor.
Yunanistan, dün olduğu gibi bugün de üzerine oynanan oyunu görmüyor ve oyuna geliyor. Çok ağır bedel ödeyeceğini ve bunun karşılığında ise eline en ufak bir şey geçmeyeceğini, sadece kendisini ateşe itenlerin ellerini güçlendireceğini göremiyor.
Zira Doğu Akdeniz’de oynanan oyun, küresel çapta olup Yunanistan’ın boyunu çok aşıyor.
Gelinen noktada dünyanın en önemli geçer akçesi olan enerji havzaları ve bunların geçiş güzergâhları için yapılan hesaplar öncesi kartlar yeniden dağıtılıyor.
Malum, birinci ve ikinci büyük savaşlardan sonraki parselasyonda Türkiye’nin esamisi okunmadığı gibi yağmalanıp paylaşılan Osmanlı coğrafyasıydı.
Zira yapılan kurt taksimiydi, ademe (yokluk) mahkûm edilen Türkiye’ye zırnık koklatılmamıştı.
İşte yine yapılmak istenen, yeni taksimde de Türkiye’yi masanın dışında tutmaktır.
Bunun için PKK’yı ve FETÖ’yü başımıza bela ettiler, darbe üzerine darbe girişiminde bulundular. Bunun için güney sınırımızda bir terör devleti kurabilmek uğruna kirli ittifaklar oluşturuyorlar.
Bunun için Yunan palikaryasını üzerimize sürüyorlar!
Dünyanın en büyük hegemonik gücü olan, sözde dost ve müttefikimiz ABD, Türkiye ile de Türkiye’siz de yapamıyor. Çünkü Türkiye, işgal ettiği coğrafya itibarıyla enerji havzalarının merkezinde yer alıyor.
Türkiye’yi kontrol edip hizaya sokan bir ABD’nin, başta Çin ve Rusya olmak üzere rakipleriyle baş edebilmesi daha rahat olur. Zira bugüne kadar hep böyle yaptı, Türkiye’yi ileri bir karakolu olarak gördü ve kullandı.
Ama bugün gelinen noktada, başkaldıran ve hakkını yedirmek istemeyen bir Türkiye, tüm emperyal güçlerin uykularını kaçırıyor.
Bu durumu hâlâ anlamayan aymazlara ne demeli? Bunlar “Türkiye’nin Suriye’de, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de ne işi var” diye geveliyorlar.
Türkiye bu yerlerde olmasaydı, tıpkı önceki iki büyük taksimde olduğu gibi, yağmalanan mallarını yine seyretmekle kalacak ve bundan da önemlisi güvenliğini yitirecekti.
Türkiye yeniden bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor, bunu görmemek için kör olmak lazım.
Böyle bir durumda iktidar-muhalefet çekişmesi yapılabilir mi? Hani söz konusu vatansa gerisi teferruattı?
Yoksa kinleri dinlerinin önüne geçen birileri gibi hükümetin (Tayyip Erdoğan’ın) düşmesi pahasına devletin düşmesine göz mü yumacaklar?
Paylaş