Paylaş
Zira arkalarındaki güç (Biden), “Türkiye ekonomisini mahvedeceğim” demiş ve mahut çevrelere göre de, o söz tutulmuştu. Onlara göre, iktidarı alaşağı etmenin tam zamanıydı.
Artık derhal bir erken seçimden başka bir şey yapılamazdı. Daha cumhurbaşkanı adayları bile belli değildi ama olsun, nasılsa hepsi birden ‘Benden sonrası tufan’ idraksizliği içindeydi.
Demokrasi tarihimiz boyunca, yalanı su gibi söyleyen, iftirayı fütursuzca atan, hakaretin en aşağılık türlerini diline pelesenk eden Kemal Kılıçdaroğlu gibisini gördünüz mü?
Bunun kadar rahat yalan söyleyebilen ve ardından hiçbir şey dememiş gibi davranan pişkinine tarihte çok az rastlanır.
Bu yalan ve iftiralarına, mahkemelerce verilen ve yalnızca bir kısmını kendisinin ödediği, büyük kısmını ise, tüm milletvekillerine ödettirdiği tazminat paraları, neredeyse bir ilçe belediyesinin bütçesine denk gelmekte.
Yalancılığı ve müfteriliği mahkemece tescilli böyle bir kişi, üst üste on seçim kaybetmiş olmasına rağmen hâlâ ana muhalefet partisinin başında ve üstelik haiz olduğu bu sıfatlara aldırış etmeden, kendini sütten çıkmış ak kaşık gösterip cumhurbaşkanlığına aday olabileceğini söylüyor.
Bu hale pişkinlikten ziyade yüzsüzlük dense yeri değil midir?
Yedi kocalı Hürmüz’ü andıran muhalefet, erken seçim diye yırtınıyor; yanlışlıkla iktidara gelseler, neler olabileceğini ben size söyleyeyim.
Hürmüz’ü paylaşamayacak yedi koca, daha işin başında; bakanlıkları taksim ederken birbirlerine düşecekler ve anahtar konumundaki HDP’nin isteyeceği bakanlıklara İP razı olmayacak, İP’nin isteyeceklerine de HDP rıza göstermeyecektir.
Çünkü bu yedi kocanın her biri, Erdoğan’ı yıkmak üzere anlaşmış; Erdoğan’dan sonra ne olacağını kendileri de bilmiyor. Zira bunlar yıkım ekibi olarak bir araya getirildiler.
Şu ana kadar, cumhurbaşkanı adaylarını bile bilmiyorlar, çünkü o isim kendilerine henüz bildirilmedi.
İkili-üçlü koalisyonlarda bile devlet bankaları kapanın elinde kalıyor, içleri boşaltılıp milyarlarca liralık zararlarla milletin sırtına bindiriliyorlardı.
Bu yedi partiden, teröre angaje olanlardan her biri, kendi teröristlerini dışarı çıkarmak için dayatacak. Böylece hapiste bulunan on binlercesiyle, dışarıdaki yüz binlerce örgüt iltisaklı teröristlere gün doğmuş olacak.
Sınır dışı harekâta hayır diyen CHP ve HDP’nin dayatmasıyla ordu, Suriye’den yurda dönecek ve böylece PKK-PYD-YPG’nin hemen sınırımızın ötesinde kuracakları devlete göz yumulacak.
Terörle mücadelede sınır ötesi harekâtlar duracak; dışarıdaki teröristlerle içeridekiler el ele vererek, her tarafta eylemlerini sürdürerek Türkiye’yi yaşanmaz hale getirecekler.
İP Genel Başkanı Meral Akşener, böyle bir hükümette İçişleri bakanı bile olsa dışarı çıkarılan Selahattin Demirtaş ile kahvaltıda olacağından, tüm bu rezaletleri görmezlikten gelecek, buna mecbur olacak. Çünkü Meclis’teki koltuklara, HDP sayesinde oturdukları kendilerine ihtar edilmişti.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de, Kafkaslar’da, Suriye’de, Libya’da işi olmayacak; buralardan geri gelinecek ve artık Türkler, Akdeniz ve Ege kıyılarında sadece oltayla balık tutabilecek.
Vaktiyle petrol yok denilip kapatılan ve şimdi açılarak petrol fışkıran kuyular yeniden beton dökülüp kapatılacak ve daha önemlisi, Karadeniz’de bulunan doğalgazdan vaz geçilecek; böyle bir şeyin bulunmadığı ileri sürülüp Erdoğan yalancılıkla itham edilecek.
Kaynakları tüketilen ülkemizdeki maaşlar, yeniden ABD’ye ödettirilecek. (ABD’nin canına minnet)
Parayı verip düdüğü çalan ABD’nin, çaldığı düdükle nasıl bir Türkiye dizayn edeceği sır olmasa gerek.
ABD Başkanı Biden’ın taşeronları buna rıza gösterebilir ama bu asil millet asla!
Paylaş