Paylaş
Dağları, tepeleri, ovaları, çölleri aşıyor, önüne ne gelirse ezip geçiyordu. Yenilmez güçle, Allah’ın evi konumundaki Kâbe’ye yöneldi.
Kendi gücüne tapıyor ve herkesi de bu güce tapmaya zorluyordu. Sonunda, mutlak güç sahibi olan Allah’ı da tanımadı ve yenilmez sanılan fillerini (tank) Mekke’ye yöneltti.
Ebabil kuşları ağızlarındaki nohut büyüklüğündeki taşlaşmış çamurları atarak, Ebrehe’nin ordusunu “yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.”
Günümüzün yenilmez gücü de ABD idi. Herkese ve her şeye tepeden bakıyor, “Ben yaptım oldu” diyerek tüm dünyaya meydan okuyordu.
‘Amerikan rüyası’ diyerek göz boyadı, gerçekte zorbalığın daniskasını tüm dünyaya dayattı.
Dünyanın dört bir tarafındaki tüm yıkımların, acı, kan ve gözyaşlarının ardında, ABD’nin kirli eli ve ‘made in USA’ gizli-açık imzası vardı.
Güç zehirlenmesine kapılan Amerika, kendi dışındaki dünyada yalanları doğru, alçakları yüksek, yatayları dikey, mazlumları zalim, vatan haini teröristleri masum siviller, ülkelerini savunan polis ve askerleri katil polis, işgalci diye yaftalayarak dünyayı da tüm bu kepazeliklere inanmaya, inanmasalar da bu şekilde kabule zorladı.
Kimse de delinin zoruna bak demedi, diyemedi.
Müslümanlara karşı Haçlı seferini başlatırken (İkiz Kuleler’in vurulmasının ardından) “Ya benimlesiniz ya da bana karşınız!” diyerek, tüm dünya ülkelerine küstahça meydan okudu.
Sonuncu Başkan Trump da “Golan Tepeleri (Suriye toprağı) İsrail’indir”, “Kudüs İsrail’in başkentidir”, “Venezuela’nın seçilmiş başkanı meşru değildir, onun yerine meşru başkan muhalefet partisi lideridir”, “YPG/PYD terör örgütü değil, İŞİD’e karşı savaşan ve vatanlarını savunan ve bizim de (ABD) her türlü silah ve mühimmat yardımında bulunduğumuz meşru örgütlerdir”, “YPG, ABD’nin dostu ve kara kuvvetidir” gibi daha nice herzeleri yumurtlarken, bunların hiçbirini kabul etmeyen ve dik duran sadece Türkiye olmuş ve gerekeni hem sözle ve hem de fiili olarak icra etmiştir.
Allah’ın takdirine bakın ki ABD’nin dünyanın çeşitli yerlerinde dayattığı ve meşru ilan ettiği ayaklanmaların bir benzeri, bu kez ‘bumerang’ gibi kendini vurdu.
ABD Kongresi (parlamento, senato ve Temsilciler Meclisi), göstericiler tarafından işgal edildi.
Dünyadaki bu tür ayaklanmaları ‘halk darbesi’ olarak tanımlayan ABD, aynı şey kendi başına geldiğinde, olayı başkaldırı, bu kişileri de ‘vatan haini’, terörist olarak niteliyor.
ABD, tarihi boyunca tüm dünyada çalmadık kapı bırakmadı ve nice yıkımlar gerçekleştirdi.
İlk kez kendi kapısı çalınıyor ve üstelik kapıyı çalanlar dışarıdan değil, kendi içinden...
ABD Kongresi’nin basılması milat olup, ABD kalesi için nöbet borusunun baykuşlarca çalındığına işarettir.
ABD’yi artık 79’luk Biden değil, mezardan Biden’ın babası gelse kurtaramaz.
Zira ‘rüya’ diye sunulan kâbusa döndü!
Paylaş