Paylaş
İnsanlık olarak, elde ettiğimizi sandığımız kazanımların ne denli tutarsız, sanal, sahte ve pamuk ipliğine bağlı olduklarını gördük.
Koronavirüs salgını ve ardından Rusya-Ukrayna savaşının gün yüzüne çıkardığı olumsuzluklar, tüm ülkelere takkelerini düşürtüp kellerini gösterdi.
İşin bundan da vahimi ise, gidişatın çok daha kötüye yelken açmış olmasıdır.
Türkiye’miz, bu denli kötü gidişatı dünden gördü ve Başkanlık Sistemi’ne geçerek önlemini aldı.
Zira parlamenter sistemle idare edilen Batılı en güçlü ülkelerin hali pür melalleri ortada. Daha dün (45 gün önce) İngiltere’de başbakan olan Liz Truss görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
İngiliz Sterlini doların altına düştü. Aynı durum, AB ülkelerinin ortak parası olan Euro için de söz konusu.
İskandinav ülkeleri dahil, tüm Avrupa ülkelerinde aşırı sağ partilere yönelim var. İtalya’da Mussolini’nin devamı olan bir parti iktidara geldi.
Türkiye’miz ise, barışın ve siyasi istikrarın gözde ülkesi olarak bölgesinde nazım rol oynamaya devam ediyor.
Dünyaya tahıl sevkıyatı, Türkiye sayesinde ve Türkiye üzerinden yapılmakta.
Ayrıca Türkiye’miz yakında Avrupa’nın enerji naklinin merkez üssü olacak.
Rusya-Ukrayna savaşında barışın umudu da Türkiye ve Türkiye liderliğidir.
Dost ve düşman tüm gözlerin çevrili olduğu böyle bir Türkiye’yi rahat bırakırlar mı?
Elbette bırakmazlar; bu yüzden Türkiye, hemen her gün yeni bir hengâme ile boğuşmak zorunda bırakılıyor. Türkiye düşmanları istiyor ki siyasi istikrar olmasın ve bu ülke kaosa sürüklensin.
Böylece kendi derdine düşsün ve ne Doğu Akdeniz’de ne Libya’da ne Kafkaslar’da ne Suriye’de ne Irak’ta... söz sahibi olmasın.
Olmasın ki meydan yeri emperyalistlere kalsın.
Türkiye düşmanlığı yapan sadece dışarıdakiler değil; içimizdeki hempaları da aynı koroya alçakça iştirak etmektedir.
Neymiş efendim, Türkiye, PKK ile mücadelede kimyasal silah kullanıyormuş. PKK aynı iftirayı daha önce de yapmış ve iddia ettiği o fotoğrafların, 2017 yılında Esad güçlerinin bir saldırısında çekildiği ortaya çıkmıştı.
PKK ile mücadelenin yürütüldüğü Suriye ve Irak coğrafyasında, onlarca ülkenin gizli servis elemanları cirit atıyor. Şayet iddia edildiği gibi bir durum söz konusu olsaydı, anında Türkiye tüm dünyaya rezil ve rüsva edilmez miydi?
Ayrıca TSK’nın envanterinde olmayan bir silahı nasıl kullanacaktı?
Bu durum, yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya kalan PKK’nın ve hempalarının son çırpınışlarıdır.
PKK ile ortak dili kullanan TTB, HDP ve CHP ileri gelenlerinin bu yaptıkları alçakça iftiraları, asla yanlarına bırakılmamalı, hukuk önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.
Paylaş