Paylaş
Özendiğimiz ama nelerine özenmemiz gerektiğini bilmediğimiz Batılılar, ne kadar aleyhlerinde de olsa tarihlerini doğru yansıtıyorlar. Tarih, bir bakıma ibret almak için okunur; yalan ve yanlış yazılan tarihten ibret alınamayacağına göre, okutulan tarihle akıntıya kürek çekiyoruz.
Kimi aklıevveller, Filistin konusunda Sultan Abdülhamit’e iftira atarak mahut toprakları Yahudilere sattığını ileri sürüyor. Halbuki Sultan Abdülhamit Han Filistin topraklarını vermediği için tahtından indirilmiş mazlum ve mağdur bir padişahtır.
Devlet-i Aliyye (Osmanlı Devleti) borç içinde kıvranırken, Yahudi ileri gelenleri, bu borçları Filistin topraklarının karşılığında kapatabileceklerini söylüyorlar. Sultan, “Şehit kanıyla alınan toprakların bedelinin olamayacağını ve asla satılamayacağını” söyleyip gelenleri kovar.
Siyonist Yahudiler boş durmazlar, Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde konferans üzerine konferanslar düzenlerler. Bu konferansların amacı dünyanın muhtelif yerlerinde bulunan Yahudilerin Filistin’e göçlerini sağlamaktır.
Avrupalılar gerçekte Yahudiler’den nefret ederler ve onları, Peygamberlerini öldüren (Hıristiyan inancına göre) lanetli kavim addederlerdi. Avrupalılar, Yahudiler’den kurtulmak için, Siyonistlerin bu projesini desteklediler.
Hitler Almanya’sı ise, Yahudi cadı avına çıkarak bu projeyi destekleyen en önemli ülke oldu.
O topraklar bize ait iken, bir kısım Filistinli’nin sahip oldukları toprağı satamasınlar diye, Sultan Abdülhamit Han ne yaptı biliyor musunuz? Tehlikeyi sezdi ve önlemini aldı; baştan başa tüm Filistin topraklarını satın alarak ‘Memalik-i Şahane’ye tapuladı. Böylece hiç kimse, bir karış toprak satamadı.
Sultan’ı tahtından indirip sürgüne gönderdiler; iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki sergerdeleri (kötülük önderleri) bütün bir ülkeyle birlikte, Padişah’ın şahsi mülkünü de peşkeş çektiler.
Birinci Büyük Savaş’tan sonra, o yerler İngilizler’in eline geçti. İngilizler’in desteğiyle Filistin toprakları üzerinde İsrail devleti kuruldu (1948), Müslüman ülkeler arasında İsrail’i ilk tanıyan devlet Türkiye oldu (1949).
İkinci Büyük Savaş’tan sonra ise, İsrail’in hamiliğine ABD soyundu.
Uluslararası tüm resmi platformlarda iki bağımsız devletli çözüm şekli kabul edilmesine rağmen, bu durumun kuvveden fiile çıkarılmasına asla müsaade edilmedi. İsrail, sürekli Müslüman kanı dökerek adım adım Filistin topraklarını işgal etti.
Osmanlı’nın elinden çıktığı günden beri o topraklar bir gün olsun huzur yüzü görmedi.
Zira İsrail hiçbir gün devlet gibi davranmadı; terör örgütleri gibi davrandı ve tipik örneğini bugün gördüğümüz şekliyle tam bir terör devleti oldu.
Sürekli terör estirerek, Filistinlileri öldürdü. Onları yurtlarından sürerek yerlerini işgal etti ve etmeye devam ediyor.
7 Ekim 2023 itibarıyla kelimenin tam anlamıyla soykırıma girişti; bu gidişle Gazze’de taş üstüne taş bırakmayacak.
Tüm dünya, hunharca işlenen bu katliamları izlerken, kendilerini medeni, hürriyetin ve insan haklarının timsali gören ülkeler, İsrail’in vahşetini destekliyor ve yanında yer alıyorlar.
Dünyanın yarısını teşkil eden diğer ülkeler ise, bana dokunmayan yılan bin yaşasın gafleti, dalaleti ve dilsiz şeytan olma yarışı içindeler.
Sadece Türkiye ve onun başındaki kişi olan Erdoğan, dünyayı ayağa kaldırmak için yırtınıyor, çabalıyor, haykırıyor.
Zalimler için yaşasın cehennem!
Paylaş