Paylaş
Samimi değillerdir; her kalıba rahatlıkla girerler ve hemen herkes, onları kendilerinden sanır.
Bu halleriyle tipik münafıktırlar.
FETÖ’cülerin en bariz vasfı takiyye yapmaktır. Hedeflerine ulaşmak için her yolu mubah görürler ve bu yüzden işlemeyecekleri halt yoktur.
Takiyyecinin, diğer insanların bilmesini istemediği bir sırrı vardır ve hep bu gizli emeli uğruna uğraş verir.
Her çeşit terör örgütü mensubunun ortak özelliği takiyyeci olmalarıdır.
Ama gelin görün ki bu sıfat, son dönemde bizdeki siyasetçilerde karar kıldı.
Öyle ki son dönem siyasetçilerimizin birçoğu, siyasetlerini takiyyecilik doğrultusunda yürütmeyi maharet bildi ve bilmeye devam ediyorlar.
Son dönemde, siyasette, takiyyeciliğin öncüsü CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Nitekim kendinden sonra gelen siyasetçileri de kendine benzetmiştir.
Şaibeli kasetleri, bana yüzleri maskeli kişiler izlettirdi diyerek, açmış olduğu karanlık kapıdan girdi ve bir daha oradan çıkamadı.
Bir ana muhalefet partisi liderinin huzuruna, yüzleri maskeli kişiler nasıl girebilir diye kimse sorgulamadı. Böyle bir şeyin olabilmesi imkânsızdır. Nitekim o partinin genel sekreterliğini yapmış eski bir bakan, senin huzuruna dahi çıkamadan partiden kovuldu.
Yüzleri maskeli kişiler çıkabilecek, öyle mi?
Öte yandan, partisinde her türlü ikbali görüp nankörlük eden ve Kılıçdaroğlu’nun dümen suyunda giden Davutoğlu da, “Partimin ve liderimin aleyhinde konuştuğumu görürseniz yüzüme tükürün” demiş olmasına rağmen; tüm siyasetini, milyonlarca tükürük karşısında ‘Ya Rabbi! Şükür!’ demekle yürütüyor ve bunda en ufak bir beis görmüyor.
Takiyyecilik denen habis ruh hali, sonunda ‘casus’luğa da evrildi.
DEVA Partisi (artık neyin devası olacaksa!) kurucularından, emekli asker Metin Gürcan, casusluk suçlamasıyla Ankara’da sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutuklama kararının ardından cezaevine gönderildi.
Bu şahsı biz, Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçiren Amerikalı askerlere çay ikram etmesinden hatırlıyoruz.
Bu şahıs, artık Amerikalılara kendisini nasıl şirin göstermişse, onlardan aldığı emirleri raporlayarak, gizlice buluştuğu kafe köşelerinde ve otoparklarda araç içinde, yabancılara servis ediyor.
Bu alışverişlerde de, karşılıklı zarflar birbirlerinin eline tutuşturuluyor.
Kendisi, bu denli eylemlerini pişkince, ‘Açık istihbarata dayalı siyasi analiz’ diye açıklıyor.
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığına imza veren ve buna rağmen Erdoğan’a rakip düşünülen muhalefetin aday yapmak istediği Abdullah Gül’e desteğini; ‘Görünür değildim ama tam göbeğindeydim’ deyip takiyyeciliğini haykıran Ali Babacan, bu şahsa sahip çıkıyor ve ne diyor biliyor musunuz?
‘Fikirleri hoşunuza gitmeyen herkesi hain veya casus ilan ederek kimseyi susturamazsınız.’
Demek ki; tıpkı Metin Gürcan gibi, Ali Babacan’ın da bildiği ve güvendikleri lakin bizim bilmediğimiz karanlık durumlar var.
Kendileri açıklamasa da, yargı, çorap söküğü gibi her şeyi gözler önüne serecektir.
Bu denli karanlık dehlizlerde nasıl siyaset yapabileceklerini hep beraber göreceğiz!
Paylaş