Paylaş
Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılıp paramparça edilmek isteniyor.
O gün de düşmanın mandalığını kabul etmek isteyenler vardı, bugün de. O gün de düşmanla işbirliği içinde olanlar vardı, bugün de.
Kırk yıldır terörle savaştırarak, akılları sıra kaynaklarımızı tüketip güç ve kuvvetten düşeceğimizi sandılar. Terörle mücadeledeki kararlılığımızı görünce, FETÖ’ye yöneldiler ve iç savaş çıkarıp, yedi düvelin dışarıdan yapamadığını, kardeşi kardeşe kırdırarak içeriden yapmak istediler.
Topyekûn Türk halkını karşılarında görünce, bu kez dışardan kuşatmaya kalktılar.
Türkiye, üst üste düzenlediği sınır dışı harekâtlarla düşmanın hevesini kursağında bıraktı. ABD ve Rusya ile anlaşmalar yaparak, sınırlarını terör örgütlerinden temizledi ve hepsinden önemlisi, hemen sınırımızın yanı başında kurulmak istenen uydu bir Kürt devletine asla göz yumulmayacağını gösterdi.
İran sınırından Akdeniz’e kadar uzanan, Irak ve Suriye cephelerinden düşünülen kuşatma olamayınca, bu kez Akdeniz’e yöneldiler.
Türkiye’yi boğmak isteyen emperyalist güçler, tüm bu şer planlarını, Suudi Arabistan, Mısır, BAE, İsrail, Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan’ı yanlarına alarak yürürlüğe koymak istediler.
Antalya’nın hemen karşısındaki Meis Adası’nı ve Ege’deki ada ve kayalıkları bahane ederek ve kendilerince oluşturdukları bir ‘kıta sahanlığı’ anlayışıyla Türkiye’yi Akdeniz’den dışlamak istediler.
Türkiye, herhangi bir emrivaki ile karşı karşıya kalmamak için, sondaj ve petrol arama gemilerini çoktan Doğu Akdeniz’e göndermişti.
Türkiye’nin, KKTC ile yürüttüğü bu çalışmalar belli ki birilerini ürküttü ve peş peşe savaş gemilerini bölgeye yönlendirdiler.
İşte tam bu sırada Türkiye öyle bir adım attı ki dost-düşman tüm dünya hâlâ şaşkınlığını üzerinden atamadı. Türkiye ile Libya arasında ‘Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ imzalandı ve bu anlaşma bilahare TBMM’de onaylandı.
Şaşkına dönen emperyalist güçler, Libya’nın meşru hükümet liderini bıraktı ve oradaki bir terör örgütünü ve liderini destekleme kararı aldı. Meşru merkezi hükümete karşı, bu terör örgütünü her türlü silah ve mühimmatla donattılar.
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti lideri Fayez el Sarrac Türkiye’ye gelerek Başkan Erdoğan’dan yardım istedi. Zira emperyalistler Libya’yı da tıpkı Irak, Suriye ve Yemen gibi böldü ve orada da terörist Hafter’i destekliyorlar.
Libya’da, BM’nin tanıdığı merkezi hükümete karşı, terör örgütünü destekleyen ülkeler: ABD, Rusya, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE.
Yani Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta ve Doğu Akdeniz’de karşısındaki güçler.
Türkiye, Libya’ya yardım etmeye mecbur ve hatta mahkûmdur.
Çünkü bu hal, Türkiye’nin kendi milli güvenliği ile de birebir örtüşmektedir.
Libya’da ve Suriye’de ne işimiz var diyenlere sormak lazım, ayol, bizi paramparça etmek isteyenlerin buralarda cirit attığını görmüyor musunuz?
On bin kilometre öteden gelene laf yok, sınırından, üstelik tehdit altındaki sınırından burnunu çıkarana laf et!
Yargılayacaksanız, hırsızlardan başlasanıza!
Paylaş