Paylaş
Türk siyaset tarihi onun kadar desteksiz iftira atan, binbir çeşit yalanı yüzü kızarmadan söyleyen, bugün ak dediğine yarın kara diyen, ülkesini yabancılara şikâyet eden bir siyasi lider görmedi.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun akıl hocaları kimlerse ve nerelerden talimat alıyorlarsa, kendisini çok kötü ve çok zor durumlara düşüyorlar.
Tüm bu olumsuzluklar ve tepetaklak yuvarlanmalar karşısında insan, ister istemez soruyor; Sayın liderin bütün bu bedel ödemeleri, kasetle getirilmesinin karşılığı mı?
İşin tuhafı, Sayın Kılıçdaroğlu söylediği yalanlara zamanla kendisi de inanıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Sorduğunuzda, büyük bir pişkinlikle başörtüsü konusunu kendisinin çözdüğünü söyleyecektir.
Çözdüğü (!) başörtüsü konusunu, kanunla tahkim etmek için de parti yetkililerine kanun teklifi hazırlamalarını söyledi.
Böyle yapmakla, sağ seçmenden, özellikle mütedeyyin, başını örten (mesture) seçmenden oy devşirebileceğini vehmediyor.
Ayrıca epeyce zamandır, işin kolayını buldum diyerek, ‘Helalleşme’ adı altında günah çıkardığını zannederek çalmadığı kapı bırakmamakta.
Halbuki mensup olduğu partinin yalnızca başörtüsü konusundaki günah galerisine bakınca, işinin öyle zannedildiği gibi kolay olmadığı görülür.
Bugün başörtüsü için kanundan bahseden Kılıçdaroğlu’nun samimiyetine nasıl inanalım? Daha dün, aynı konuda çıkan kanunu iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP’li imzalar arasında, Kılıçdaroğlu’nunki CHP Grup Başkan Vekili olarak yer alıyordu.
Yine dün İstanbul Üniversitesi’nde çeşitli fakülteleri birincilikle bitiren başörtülü kızları diploma törenlerinden yaka paça dışarı attıran, aynı öğrencilere okul dönemlerinde, ‘ikna odalarında’ işkence çektiren Nur Sertel’i ödüllendirip CHP’den milletvekili yapan kim ya da kimlerdi?
O dönemi çok iyi hatırlıyorum; üniversiteye girişi engellenen imam-hatipliler ve başörtüsü yasağı yüzünden on binlerce öğrenci ülkelerini terk etmişti. Almanya’ya, Fransa’ya, Macaristan’a, Avusturya’ya, Kanada’ya, dünyanın muhtelif ülkelerine gidip binbir zorlukla eğitimlerini tamamlamaya çalışıyorlardı.
Yüz binlercesinin eğitim hakları ellerinden alınarak sokağa atıldılar. Doktor, avukat, mühendis, öğretmen vb. olacak kızlarımıza; “Temizlikçi olmanıza ve o işi yaparken başörtüsü takmanıza bir mani yok” diyen de aynı Kılıçdaroğlu ve onun zihniyeti değil miydi?
Sayın Erdoğan da “Samimiyseniz, gelin konuyu anayasal teminat altına alalım” diyerek Kılıçdaroğlu’nu (başörtüsü ve helalleşme konusunda) teste tabi tuttu.
Ama nerdeee! Kendisi ve partisi açısından, konuyu seçimlerden sonraya bırakarak topu taca attı. Belli ki Kılıçdaroğlu ve zihniyeti aynı yerde duruyor. Maksatları asla üzüm yemek (başörtüsünü güvence altına almak) değil, bağcıyı dövmek.
Koskoca bir milleti on yıllar boyu dövdükleri yetmezmiş gibi kan revan içinde bıraktıkları milletin bir de üstüne çıkıp tepinmek istiyorlar.
Şark kurnazlığı yaparak seçmene yaranmak istiyorlar.
Sayın Erdoğan’ın girişimi ile Meclis’teki tüm partiler aynı samimiyet testine tabi tutulacak.
Milletimiz de yanında olanlarla karşısında olanları görüp 2023 seçimlerini ona göre değerlendirecek.
Hodri meydan!
Paylaş