Paylaş
En ileri teknolojilere sahip bu ülkeler, kendi ülke halklarına şu bilinen basit maskeyi bile vaktinde sunamadılar; dışarıdan tedarik edilen komşu ülkenin maskelerini de çalmaktan utanmadılar.
Yoğun bakımlık hastaları ya evlerinde kendi hallerine terk ettiler ya da hastane koridorlarına dizip ilaç, cihaz ve ekipmansızlıktan ölümün kucağına ittiler.
Devletlerin kimsenin beklemediği bu denli acizlikleri karşısında ağzı olan konuştu ve bu ülkeleri yönetenler yerden yere vuruldu. Neler demediler ki... Anılan ülkelerin sosyal güvenlik sistemleri çökme noktasına geldiğinden, yaşlı ölümlerine bilerek göz yumuluyormuş.
Çok şükür ki Türkiyemiz bu hallere düşmeden, inançlı ve gayretli sağlık ordusu ve sağlam altyapısı sayesinde salgını atlatıyor.
Acaba diyorum, şehir hastanelerine karşı çıkanlar çıkıp özür dileyecekler mi?
İktidarın yıkılması için toplu ölümler ve hatta yıkıcı tabii afetler bekleyen bir zihniyetten bu denli bir erdem elbette ki beklenemez.
Bakınız, marifet iltifata tabidir lakin sağlık ordumuzun yaptıkları, iltifattan öte bir hakkın teslimidir. Siyasi irade, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıklar, Bilim Kurulu ve tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personel tam bir uyum içinde çalıştı. Mesai mefhumu bilmeden (izinsiz) gecelerini gündüzlerine kattılar.
Bu arada, dünyada ve bizdeki aşı çalışmalarında gayret gösteren bilim insanlarına ne kadar teşekkür edilse azdır. Zira onlar da 7/24 çalışarak şimdiye kadar görülmemiş bir başarıya imza attılar ve kısa sürede aşıyı buldular.
Türkiyemiz de bundan geri kalmadı ve yaz aylarında (muhtemelen ağustos) yerli aşıyı üretip insanlığın hizmetine sunmuş olacak.
Yine Türkiyemiz, kendisinden önce bulunan aşıların süratle tedarikine yöneldi ve ihtiyacı olan aşıları peyderpey getirmeye başladı. Aşılamaya yaşlılardan (yüksek risk grupları) başlandı, davet ve randevu alınarak yürütülen çalışma, dijital ortamda sistemli bir şekilde ve özenle yürütülmektedir.
En ücra köylere kadar, isteyen yaşlıların evlerine gidilip aşıları yapıldı.
Randevu sırası gelenlere en yakın hastane ya da sağlık ocağı seçme seçeneği sunuluyor; vatandaş, randevu saatinde gidip rahatlıkla aşısını yaptırabiliyor.
Biz de birinci aşımızı olduk. Telefonumuza gelen mesajla, 28 gün sonra ikinci aşı için randevu almamız salık verildi.
Saat gibi işleyen sistemi takdir etmemek mümkün değil. Sosyal devlet gereğini yapıyor ve ilacı da aşıyı da vatandaşına ücretsiz veriyor.
Türkiyemiz salgını yönetmekteki başarısıyla, dünyadaki ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Mart başından itibaren kısıtlamalarda da rahatlama olacağı ifade edildi. Bunu biraz da illerin salgına karşı performansları belirleyecek. Vaka sayısı düştükçe, rahatlama artacak.
Bu meyanda vaka sayısı düşük il, fazla olan ilin yükünü çekmeyecek. Bu da insanları yaşadıkları illerde salgına karşı daha özenli davranmaya itecektir.
Tünelin ucu göründü lakin kurallara titizlikle uyalım. Aksi halde, bedelinin hem kendimiz ve hem de başkaları için ağır olacağını aklımızdan çıkarmayalım.
Paylaş