Paylaş
Hırsı, aklını öylesine örtmüş ki, dümen suyuna girdiği HDP’nin ‘bölücü’ seçim bildirgesi ile ortak hareket edeceklerini söyleyebiliyor.
Bu devlet, milli ve üniter yapı üzerine kuruldu. Kılıçdaroğlu, bir yandan kurucu irade olduklarını iddia ederken, diğer yandan da milli ve üniter yapıyı yıkmak isteyen HDP’nin değirmenine su taşıyor. Kurucu irade mensuplarını partiden attıktan sonra, meydan, tek başına ona kaldı ve tarihi CHP, artık onun için dikensiz gül bahçesi oldu.
Artık, arzu ettiği şekilde, partiyi ABD’nin (emperyalizmin) güdümüne sokabilir ve HDP ile birlikte asıl ortaklar olarak, (7’li masanın diğerleri, elleri mahkûm ‘teferruat’tan ibarettirler!) ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmekte bir beis görmeyebilir!
Sevr şartlarını hortlatan ABD’nin bu talepleri ile HDP’nin seçim bildirgesinde yer alan hususlar birebir örtüşüyor. CHP, bu zehirli aşın ateşini körüklerken, başta İYİ Parti olmak üzere diğer küsurat partiler de bu aşa tuz-biber oluyor.
ABD, Türkiye’nin Suriye’den çekilmesini ve orada müstakil bir Kürt (terör) devleti kurdurmak istiyor. Aynı ABD, Türkiye’nin, teröristleri inlerinde vurmasını ve bu cümleden olarak, sınır dışında askeri harekât düzenlemesini istemiyor.
ABD, yıllar yılı korumasına aldığı ve bir şeyler karşılığında, şartlı olarak Türkiye’ye teslim ettiği terörist başının serbest bırakılmasını istiyor. HDP’nin kodesteki adamı da mahut kişinin heykelini dikeceklerini geveliyor.
Diğer bir HDP’li ise Cumhuriyet’i yıkacaklarını, buna karşı duranları da hadsizlikle suçlayabiliyor. ‘Özyönetim’, ‘özerklik’, ‘federasyon’, ‘bölgesel yönetimler’, ‘bölge meclisleri’ gibi yavelerle dile getirilen bölücü, ayrıştırıcı söylemleriyle HDP, demokrasi maskesi altında toprak istiyor; hâlâ anlamadınız mı?
Kılıçdaroğlu, HDP’lilerle bir olup; bir koltuk uğruna, hapishanelerdeki tüm teröristleri (PKK, FETÖ, DHKP-C) salıvereceğini söylüyor. Belli ki onu cumhurbaşkanlığı adaylığına taşıyan kuvvet böyle istiyor!
Ülkeyi paramparça edecek tüm bu rezil talepler ortaya dökülmüşken, hangi yüzle milletten oy isteyebilecekler?
Ülke parçalanırken, İYİ Parti’ye ve Akşener’e, ‘susmak’ ve elinin hamuruyla ‘erkek işlerine(!)’ karışmamak görevi mi verildi?
Yoksa HDP’li ve CHP’li oylarla getirildikleri ‘emanet’ koltukların bedelini mi ödüyorlar?
Yalnız, bu bedel ödeme, mahut kumar masasındaki borçların ödenmesine benzemez. Zira masadaki borçta ‘kirli’ paranız gider lakin ‘onursuzca’ oturulan koltukların bedeli ile bir vatan gitmekte!
Koskoca İYİ Parti’den, vatansever olarak bir tek Yavuz Ağıralioğlu mu tüm bu rezillikleri görüp istifa etmeliydi?
Geride kalanlar, iktidarı düşürmek pahasına vatanın düşmesini mi yeğliyorlar?
Kılıçdaroğlu, şahsi ikbali için çıkmaz bir sokağa girdi; aynı sokakta bulduğu, kinlerini dinleri edinmiş kişilerle nereye gidebileceğini zannediyor?
Herkesi kör, alemi sersem mi sanıyorlar?
Paylaş