Paylaş
Malum bu hatalardan bir tanesi CHP’den alınan ve o sayede oluşturulan grup olgusudur. Diğer bir tanesi, HADEP’in yer aldığı Millet İttifakı’na girmesidir.
Ve daha önemlisi Millet İttifak’ı içinde yaşanan ‘gel-git’lerdir. Kumar masası deyip yerin dibine geçirdiği oluşuma tekrar dönmesi Meral Akşener’i adeta bitirmiştir.
Biz şahsen Sayın Akşener’i, siyaset etme açısından merhum Hasan Celal Güzel’e benzetirim. Her ikisini yakından tanırım. Her ikisi de siyasette burnunun doğrultusunda giden ve laf dinlemeyen tiplerdir.
Her ikisi de sabırsız tiplerdir; planlarının akşamdan sabaha olmasını isterler.
Merhum Güzel, sabretseydi ve merhum Özal’ı dinleyip ona ‘Peki’ deseydi, ANAP’ın başında o olacak ve Türk siyasi hayatı bambaşka bir çehre ile yoluna devam edecekti.
Her ikisi de kendi açılarından bakınca haklı gözüküyorlar ama reel politika bunların zannettiği gibi değildir. Her ikisi de duvarın bu yüzünü görüp değerlendiriyor ve kararlarını kendilerini haklı görerek o yönde veriyorlar.
Halbuki göremedikleri ve hesap edemedikleri bir de duvarın arka yüzü var!
Hasan Celal Güzel, Özal’a, Akşener de hem Erdoğan’a ve hem de Bahçeli’ye sabredemedi.
Sayın Akşener, zaten bölünmüş olan milliyetçi sağı bir kez daha bölmeyi içine sindirdi. Ayrıca CHP’den ödünç aldığı milletvekilliklerinin bedelini ödeyerek bu günlere geldi.
O bedeller arasında ‘bölücü parti’ ile aynı safta yer almak da vardı. Bunun da bedelini son seçimlerde sandıkta ödedi.
CHP’den aldığı ödünç vekillikler onu ve partisini CHP’ye payanda yaptı.
Ve ne hazin tecellidir ki; milliyetçi sağ bir parti, bölücü partiyle omuz omuza vererek, soldaki bir partiyi iktidara taşımak için yırtındı.
Bugün tüm büyükşehir beledilerinde CHP varsa, bunu İYİ Parti’yi borçlular.
Akşener’in bu tutumu, Süleyman Demirel’in benzetmesiyle ‘suyu sıkıştırmak istemek’ demekti. Oysa su sıkıştırılamazdı. Akşener olmayacak duaya amin dedi.
Halbuki yola çıkarken merkez partisi olacağını, ilk önce ana muhalefetin yerine geçeceğini ve ardında da iktidara yürüyeceğini dillendirmişti.
Millet de onun bu sözüne kanarak, daha ilk seçimde kendisine yüzde 10 oy verdi. Bu, bir bakıma milletin verdiği avanstı ama Sayın Akşener bunun kıymetini bilemedi; gitti CHP’ye payanda oldu.
Bu gidişin gidiş olmadığını gören partili arkadaşları birer ikişer gemiyi terk ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
Kendisinin böldüğü gibi, onun da partisini böldüler ve görünen o ki daha da bölecekler.
Yerel seçimler öncesi, CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, “Ablam” diyerek ayağına geldi ve kendilerine işbirliği teklif etti.
Akşener ya da partisi bu işbirliğine ‘Evet’ deseydi büsbütün bitmişti. Üstelik hem kendisi hem de İYİ Parti bitmişti.
Allah’tan aklıselim galip geldi ve 81 ilde ve tüm ilçelerde, İYİ Parti olarak seçime tek başlarına girmeye karar verdiler.
Neymiş efendim; bu durum AK Parti’ye yararmış.
Rüştünü ispat etmesi ve başlangıçta iddia ettiği gibi büyük oynayabilmesi için bu durum her şeyden önce İYİ Parti’ye yarar.
Üstelik bu yerel seçim, bu seçimlerde partiden ziyade adaylar önemlidir.
Paylaş