Paylaş
Geçen bu altmış dokuz yıllık serencamında, sicili hiç iyi değildir.
Bir devletteki mahkemeler, o devletin milleti adına karar verirler. Ama gelin görün ki bizim Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlardan halkımız, kahir ekseriyetiyle hoşnut değildir.
Hatta birçok kez millete rağmen kararlar alınmıştır.
Yine malum, bizim demokrasimiz darbelerle maluldür. Darbe öncesi ve sonrasındaki uygulamalarda yargının, bu meyanda Anayasa Mahkemesi’nin vebali az değildir.
Bu ülkede darbeleri her ne kadar asker yaptıysa da asker bu aşağılık eylemin icazetini yargıdan almıştır. Ve hatta yargı, diğer paydaşlarıyla el ele vererek darbeleri teşvik etmiştir.
Darbelere Genelkurmay Başkanlığı’nda sabahlara kadar yanan ışıklar sonucunda karar verilmiş ancak aynı mahalle, yargı mensupları, bu kez gündüz gözüyle gidip tekmil vermişlerdir.
Darbeci askerler karşısında bu denli hizalanmanın, yargıcın düğmesiz cübbesiyle izahı kabil mi?
Malum, FETÖ’nün en yoğun yuvalandığı yerlerden biri de yargıdır. Dört bin dolayında hâkim ve savcı, FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle meslekten men edildi. Daha geçen gün, görevde olan 11 hâkimin FETÖ’cülükten görevlerine son verildi.
Anayasa Mahkemesi de FETÖ’cülükten nasibini almıştı, ByLock kullandığı tespit edilen iki üyenin FETÖ’cü olduğu kanıtlandı ve bunlar kurumdan ihraç edildi.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nde çalışmakta olan raportörlerden 33’ü hakkında FETÖ’den işlem yapıldı. Anayasa Mahkemesi’nde çalışmakta olan raportörlerin yarıya yakını hakkında FETÖ’cülükten işlem yapıldıysa, durumun vahameti ortadadır.
İşte böyle bir Anayasa Mahkemesi’nin üyesi (Engin Yıldırım), ışıkları yanan binalarının resmini sosyal medyaya koyarak “Işıklar yanıyor” paylaşımında bulundu.
Engin Yıldırım bu paylaşımı herhangi bir zamanda yapmadı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararı sonrasında ve adeta darbeye davetiye çıkarırcasına yaptı.
Her ne kadar sonradan maksadını aşan bir eylemde bulunduğunu ifade edip özür dilediyse de bu durumda, sıradan bir adama bile “özrü kabahatinden büyük” denir.
Ki üstelik bu kişi, sokaktaki herhangi bir insan olmayıp Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinden biridir.
Böyle bir kişinin yapacağı tek şey istifa etmektir. Zira kendisi yüksek yargıçlık makamını işgal etmektedir, yargıçlar kararlarıyla konuşur.
Bu denli absürt eylem ve söylemleriyle değil.
İstifa, onurlu, erdemli bir duruştur ve en çok da düğmesiz cübbe giyen hukuk adamına yakışır.
Engin Yıldırım, hakkında bunca söylenen ve yazılanlardan sonra bile şu ana kadar bu duruşu sergileyememiştir.
Neden acaba?
Paylaş