Paylaş
Trump, taraflardan yalnızca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte düzenlediği toplantıda, dünyanın gözlerinin içine bakarak Filistin’i İsrail’e peşkeş çekti.
Tıpkı dün, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve Suriye’nin toprağı olan Golan Tepeleri’ni İsrail’e verdim diyerek peşkeş çekmesi gibi.
Dünya bir kere daha gördü ki İsrail diye bir devlet yok, küçük (belki de ondan da büyük) ABD var!
‘Yüzyılın antlaşması’ yerine ‘yüzyılın yüz karası’ denilebilecek ve yok hükmündeki bu paçavraya göre bütünüyle Kudüs (bölünmemiş haliyle) İsrail’in başkenti olacak. Sözde Filistin diye bağımsız(!) bir devlet olacak ama bu, tamamen İsrail’in kuşatmasında ve askerden arındırılmış olacak.
ABD Başkanı Trump, İsrail’in bir eyaleti olarak tasarladığı bölünmüş ve savunmasız Filistin’e, bu aşağılık anlaşmayı kabul etmeleri halinde, 50 milyar dolarlık bir rüşvet teklif etti.
Bu kirli parayı da kendi cebinden (ABD’den) değil, Körfez’deki uşağı konumundaki ülkelerden temin edecek.
Müslüman görünümlü bu ülkelerin düştüğü çukuru görüyor musunuz?
Yüzyılın yüz karası anlaşmasına kolay gelinmedi. Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP) başlatılan süreçle, İsrail’e diş bileyen ülkeler birer birer tasfiye edildi.
Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de ve Libya’da iç savaş çıkardılar. Sudan’ı ikiye böldüler. Uydusu konumundaki ülkeleri (Suudi Arabistan, Ürdün, Bahreyn, Mısır, BAE ve Umman) yanına alarak, kendi ifadeleriyle ‘kutsal toprakları’ İsrail’in yönetimine verdiler.
Sözde karşılıklı komisyonlar kurulup dört yıl boyunca müzakereler yapılacakmış.
Bu uğursuz açıklamanın akabinde, ABD’nin İsrail Büyükelçisi işgal açıklamasında bulundu: Büyükelçi Friedman, İsrail’in istediği zaman Batı Şeria’daki yasadışı Yahudi yerleşim birimlerini ‘ilhak’ edebileceğini söyledi.
Malum ABD Başkanı Trump dünyanın sayılı zenginlerinden ve her şeyi parayla satın alabileceğini vehmediyor.
Tek taraflı ilan ettiği bu sözde anlaşmayı ‘azil sürecinde’ açıklayarak hakkındaki oylamayı yapacak senatörlere de işaret veriyor.
Netanyahu da İsrail’de yolsuzluktan yargılanıyor. Üstelik 2 Mart’ta İsrail’de, kasım ayında da ABD’de seçimler var.
Şaibeli bu iki insan, şahsi ikbal ve koltukları uğruna, zaten yangın yerine dönen bölgeyi büsbütün alev topuna çevirmek istiyor.
Yapabilirler mi?
Elbette.
Zira bu ikili (Trump, Netanyahu), alikıran başkesen olarak her türlü zulmü ve vahşeti rahatlıkla işleyebiliyorlar.
Kimse de niye yaptın diye sormuyor, soramıyor.
Arap Birliği, İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı ya da BM mi dediniz?
Sahi bunlar ne işe yarar?
Paylaş