Paylaş
Biz İstanbullular olarak İmamoğlu’nun elle tutulur, gözle görülür bir hizmetine şahit olmadık.
İşi gücü algıya dayalı reklam ve propaganda. Zaten kendisinin de İstanbul’a pek uğradığı söylenemez. Göreve geldiği günden beri, bir türlü işini sevip İstanbul’a, İstanbulluya hizmete bağlanamadı.
İşin büyüklüğü altında ezildiğinden mi nedir, hep gözü dışarıda; başka görevlere nasıl talip olabilirimin derdinde.
Seçimler öncesinde Meral Akşener’in gazına gelip ‘kazanacak aday’ olarak cumhurbaşkanlığı adaylığı moduna girmişti. Masanın diğer adayları, hep birlikte Kılıçdaroğlu’nda ısrar edince, büyük lokma yiyip büyük sözden vazgeçerek sekiz cumhurbaşkanlığı yardımcılığından birine razı oldu.
Seçimleri kazanacaklarına yüzde 100 emindiler. Makam hırsı gözlerini öylesine kör etmişti ki, parlamento seçimlerini kaybetmelerine rağmen, cumhurbaşkanlığını kazanmaları halinde Türkiye’yi dönüştüreceklerini ileri sürdüler. Halbuki böylesi bir durumda bile topal ördek modeli ile ülke kaosa sürüklenecekti. Zira Millet İttifakı TBMM’den kanun çıkarabilecek çoğunluğa sahip değildi. Bu durumda, söylenilenlerin hepsi yalandı ve havada kalmaktaydı.
Hayali bir zaferin sarhoşluğuyla akılları öylesine örtüldü ki, seçim gecesi, sonuçlar belli olmadan televizyon ekranlarına çıkarak, Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı ilan ettiler.
Parlamento seçimlerinden sonra, cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kaybettiklerini anlayınca hep birlikte şapa oturduklarını anladılar.
Birlik olup Erdoğan’ı yiyemeyince, çil yavrusu gibi dağılıp birbirlerini yemeye koyuldular.
İmamoğlu, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak üzere. Zira ikili oynamasından ötürü, yüzünde ‘Rabbi yessir’ler gören Meral ablasını da kaybetti.
Artık girmiş bulunduğu bu çıkmaz sokakta CHP Genel Başkanlığı makamına oynamaktan başka bir seçeneği kalmadı. Bundan böyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı bile çok zor.
İmamoğlu bindiği bu alametle kıyamete gitmek zorunda.
‘Değişim’ diyerek, genel başkandan habersiz gizli toplantılar düzenleyerek kurultaya hazırlanıyorlar. Toplantı kaseti medyaya sızdırılınca rezil oldular. Böylece; mertçe meydana çıkıp genel başkanlığa aday olabilme şansını da kaybetti.
Düne kadar kurtarıcı dedikleri Kılıçdaroğlu, bugün tu-kaka edilmeye çalışılıyor. Kılıçdaroğlu ise kaybetmiş olduğu 12 seçimin pişkinliğiyle, alınan yüzde 48 oyun kendisine ait olduğunu ileri sürerek seçimleri kaybetmediklerini iddia ediyor.
Bu başarıyla (!) CHP’nin başında kalmaya devam edeceğini söylüyor.
Malum, Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP’de işler FETÖ yöntemleriyle (kaset vb.) yürüyor, yürütülüyor.
Sonunda Ekrem İmamoğlu da kasetten nasibini aldı.
Birkaç tavşanın peşinden koşup hiçbirinin yakalanamayacağını İmamoğlu da gördü.
CHP’de meydan yeri kaset savaşlarına kaldı; sıradakileri de önümüzdeki günlerde göreceğiz!
Paylaş