Hukukun ve demokrasinin cinneti!

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Meclis kürsüsünden tek kelime ile hezeyan kustu! Bir hukuk ve üstelik anayasa hukuku profesörü olan İbrahim Kaboğlu, hukuku ve demokrasiyi adeta katlederek “Topkapı Sarayı da müze olarak korunmalı, Ayasofya da müze olarak korunmalı hatta Sultanahmet de müze olmalı. Çünkü bunlar artık bizim kendi şeyimiz değil” dedi.

Haberin Devamı

Bizim şeyimiz değilse, kimin şeyi acaba?

Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi değerlerine bu denli yabancı aydın(!) tipi bulunmaz, bulunamaz.

Ona da aklı sıra açıklık getiriyor ve “Kendimize özgü değil, insanlığın ortak mirasıdır bunlar” diyor.

Milletvekili sıfatı taşıyan bu kişinin insan hakları ve hukuk anlayışına dikkatinizi çekerim. Bu kişinin acaba inanç hürriyetine ve vakıf hukukuna saygısı var mı? Varsa, bu hezeyan ne?

Hukuk ve anayasa profesörlerimizin hali buysa, yandı gülüm keten helva!

Bizdeki ve dünyanın her yerindeki tarihi mabetler zaten insanlığın ortak mirası değil midir? Bir tarihi yapının insanlığın ortak mirası olabilmesi için ibadethane olmaktan çıkarılması gibi bir zorunluluk mu var?

Bu nasıl bir idraktir?

Bu kişi, aynı söylemini Roma’daki tarihi kiliseler veya Kudüs’teki kadim kilise ve havralar için de yapabilir mi?

Haberin Devamı

Yaparsa, onu tükürük yağmuruna tutmazlar mı?

İnsanlığın ortak mirasından bahsedilirken, mahut yerlerin herkes tarafından serbestçe ziyaret edilebilmesi kast ediliyorsa, bu durum zaten bütün camilerimizde uygulanmaktadır.

Ama belli ki birilerinin bu yapıların ibadethane olmaları ile zoru var! Var ki bu yerlerde ezan okunmasın ve namaz kılınmasın istiyorlar.

O vakit de İstiklal Marşımızla çelişmez miyiz?

“Bu ezanlar ki, şahadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstüne benim inlemeli.”

Dinimizin temelini oluşturan şahadetlerin, göğe uzanan minarelerden okunmasından daha tabii ne olabilir?

Ha, dine ve de ezana inanmayabilirsiniz. Kimse kimseyi buna zorlayamaz. Ama halkın bu değerlerine saygı duymak zorundasınız.

Ve hele de milletvekili iseniz, öyle boşboğazlık yapamazsınız. Söylediğiniz sözün nereye varacağını, hangi çamları devireceğini hesap edeceksiniz.

Halka ve halkın değerlerine ve hepsinden önemlisi halkın kutsallarına saygılı olacaksınız, olmak zorundasınız.

Unutmayın ki bu halkın namaz kılmayıp camiye gitmeyeni de ezanlar okunsun ve camilerde namaz kılınsın ister. Onların eksikliğine bir an bile tahammül edemez.

Demokrasiler, herkesin haddini bilmek zorunda olduğu sistemlerdir. Demokrasilerde üst katman halktır, zira halkın egemenliği esastır. Milletvekilleri, halktan aldıkları güçle vekillik ederler.

Haberin Devamı

Bu vekâleti halka rağmen değil, halk için kullanırlar; kullanmak zorundadırlar.

Halkın cami dediği yere vekili müze derse –ki yukarıdaki beyan bunu söylüyor- veya halkın cami olarak kullandığı yeri vekili müze yapmak isterse, ip kopar!

Vekille vekâleti veren halkın bağı kopar.

Bakınız, bu kişinin mensubu olduğunuz parti (CHP) vaktiyle ezanı asli dilinden çıkarıp Türkçe okuttu. Halk bunu hiçbir zaman affetmedi, ilk serbest seçimden itibaren (1950) geçen 70 yıl içinde CHP’yi bir daha tek başına iktidar yapmadı.

Bizdeki akademisyenler, siyasete girince apışıp kalıyorlar.

Bu denli aymazlığı ‘acemilik’ deyip geçiştiremeyiz. Yaşını başını almış bu profesör, mensubu olduğu partinin geçmişinden ibret almalı ve ağzından çıkanı kulağı duymalı! Bu halkın içinden birisi olarak, bizden söylemesi...

 

Yazarın Tüm Yazıları