Paylaş
Hâlâ dayatmacı, jakoben, halka tepeden bakan bir laiklik anlayışı...
Ne günlere kaldık!
Ülkedeki Müslümanların Diyanet İşleri Başkanı, mensup olduğu dinin hükümlerini açıkladı diye Ankara ve İzmir baroları tarafından tefe konuluyor.
Başkana etmedikleri hakareti bırakmıyorlar. Başkanın hutbede okuduğu İslam dininin esaslarını ‘karanlık, ayrımcı ve ötekileştirici zihniyet’ olarak nitelendirdiler.
Karanlık dedikleri de ortaçağ. Belli ki ortaçağ Hıristiyanlığı ile aynı dönemdeki İslam güneşini karıştırıyorlar. Cehaletin bu denlisi ancak bunların yaptığı yüksek(!) tahsille mümkün!
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş görevinin gereği olarak Ankara Hacı Bayram Camisi’nde temsili cuma namazını kıldırdı ve cuma hutbesinde tüm insanlığa, “Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım” çağrısında bulundu.
Prof. Dr. Ali Erbaş, aynı hutbede “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV’e maruz kalıyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim” ifadelerini kullandı.
Allah aşkına, başkanın yukarıdaki ifadelerinde ne var? Başkan, temsil ettiği İslam dininin hükümlerini açıklıyor. Başkan bunları bu şekilde açıklamasaydı, temsil ettiği makamın gereğini yerine getirmedi diye suçlanması lazımdı.
Ne yani? Zina yapmayın, eşcinsel ilişkiye girmeyin demek toplumun bir kesimini hedef göstermek veya kin ve nefrete teşvik oluyor öyle mi? Bunlar ta başlangıcından beri dinin zaten bilinen hükümleri değil mi? Üstelik yalnızca İslamiyet’in değil, tüm semavi dinlerin hükümleri bu doğrultuda.
Zift dolu kafalardaki bu zihniyeti biz önceden beri tanıyoruz, bunların zoru başkanla veya başkanın söyledikleriyle değil, İslam dininin ta kendisiyledir.
Belli ki bunlar, Malcolm X’in (Malik Şahbaz) ifade ettiği gibi “İslam’a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil, İslam’a sövmenin hürriyetini istiyorlar.”
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ise Ankara Barosu’nun bu hezeyanlarına sert tepki gösterdi ve bunun devlete yapılmış bir saldırı olduğunun altını çizdi: “Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir kurumudur ve başkanımız biliyorsunuz bir açıklama yaptı, bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin ve yürüttüğü görevin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Ankara Barosu’nun açıklaması başta olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanımızın görüşlerine karşı kullanılan üslup, konu ve şahıs boyutunu aşıp doğrudan İslam’a yönelen kasıtlı bir saldırı halini almıştır. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı, devlete yapılan saldırıdır.”
Bu zihniyet kendisini layüsel mi zannediyor? Halkımızın büyük çoğunluğunun benimsediği dini değerleri aşağılama cüretini nereden buluyorlar?
Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi “Herkes haddini bilmeli!”, bilmeyenlere de bildirilmelidir.
Nitekim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Ankara Barosu hakkında resen soruşturma başlatıldı.
Paylaş