Paylaş
İşte ABD’nin ve büyük çoğunluğuyla Batı’nın Türkiye’ye bakış açısı budur. Sittin senedir de bu şekilde bakmışlardır. Lakin bizdeki yöneticiler (asker-sivil) ABD’nin kayığına bindirildikleri için, bu denli bakışlardan hiçbir rahatsızlık duymamışlardır.
Aynı ABD, NATO’da, Fransa’nın da İngiltere’nin de Almanya’nın da müttefikidir; tıpkı Türkiye’nin olduğu gibi, değil mi?
Değildir! Türkiye’nin müttefikliği başka bir formattadır.
ABD, şimdiye kadar hiçbir NATO ülkesine “İHA-SİHA veya başka herhangi bir silahı üretemezsin” dedi mi?
Hayır!
Peki, Türkiye’ye neden diyor ve nasıl diyebiliyor?
Aynı lafı, sözgelimi İngiltere’ye dese; İngiltere’de yer yerinden oynamaz mı? İktidarıyla, muhalefetiyle tüm İngiliz halkı yöneticileriyle bir olur ve gök kubbeyi ABD’nin başına yıkarlar.
Bizde ne olduğuna bir bakar mısınız? Tüm Erdoğan karşıtları sus pus olup; Erdoğan’ı ABD’nin önünde yalnız bırakmanın hazzını yaşıyorlar.
İşte bunun için, ABD, içimizde kendisine yandaş bulduğu için; bugüne kadar, onlarla bir olup iktidarları devirdiği için bunları Türkiye’ye söyleyebiliyor.
Yani ABD’nin bizim içimizde ‘Bizim çocuklar’ı olduğu için bunları dillendirebiliyor.
Kısaca dememiz o ki, ABD, bizi kendi uydusu görüyor ve öyle hareket etmemizi istiyor. En ufak bir ses dahi çıkarmadan, ABD’nin her dediğine koşulsuz evet dememizi istiyor.
İşin en acı yanı ise, şimdiye kadar, ABD’nin uydusu gibi hareket etmemize rağmen bize karşı olan düşmanca tavırlarından bir an olsun geri durmadılar.
NATO’da müttefikimiz olan ülkelerin ürettikleri silahlar PKK’ya verilip bize karşı kullandırılıyor.
Dostluğun, müttefikliğin böylesi düşman başına!
ABD, Türkiye’yi tıpkı Suudi Arabistan’ı idare ettiği gibi yönetmek istiyor. Suudi Arabistan’ı haraca bağlamış; bu yüzden kraliyet ailesinin her türlü müptezelliğine göz yumuyor.
Suudi Arabistan’ın ABD’ye karşı ‘Gözünün üstünde kaşın var!’ demesine bile tahammül edemiyor ve ‘Bizim sayemizde o koltuklarda oturuyorsunuz; desteğimizi çektiğimiz an, iki haftalık ömrünüz kalır!’ diyerek hem aşağılıyor ve hem de tehdit ediyor.
Böylesi bir zillete Türkiye katlanabilir mi?
Katlanamadığımız için bunlara karşı Kurtuluş Savaşı vermedik mi?
Bu ABD, bize paramızla silah vermediği gibi, kendi imkânlarımızla silah üretmemize de karşı. Bunun yanında envaıçeşit terör örgütlerini donatıp eğiterek üzerimize salmasını biliyor.
ABD, Türkiye’yi kaosa sürüklemek için elinden geleni ardına koymuyor. Suriyeli milyonlarca mülteci yetmezmiş gibi, şimdi de Afganlı kaçak göçmenleri başımıza bela etmek istiyor.
Erdoğan’ın dediği gibi, Türkiye yolgeçen hanı mı?
İHA ve SİHA’larla beraber daha neler ürettik ve bundan sonra da daha neler üreteceğiz!
Aslanı zincire vurup kafese tıkmıştınız. Bir asırdan beri içten içe kükredik; zincirleri kırıp kafesi parçaladık.
Hop oturup hop kalkmak sırası sizde!
‘Bekleyin görecektir duranlar yürüyeni
Sabredin gelecektir solmaz pörsümez yeni
Karayel bir kıvılcım simsiyah oldu ocak
Gün doğmakta anneler ne zaman doğuracak?’ (Necip Fazıl)
Paylaş