Paylaş
Dünyanın 160’dan fazla ülkesinde kılıç sallayan FETÖ, Türkiye’deki kılıcını kalbimize saplamak isterken suçüstü yakalandı. 251 insanımız şehit oldu, özel harekât merkezimiz alev topuna çevrilerek onlarca polisimizin cesetleri eridi. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM bombalandı.
Mahut kalkışma başarıya ulaşsaydı, paramparça edilen ülkemizin her bir parçası işgal altında olacaktı. Sözde Türklere bırakılacak kısmının başına da ruhunu büyük şeytana (ABD) satmış olan küçük şeytan (F. Gülen) getirilecekti.
Sözde muhalefet adına bu günkü iktidarın başına gök kubbeyi yıkmak isteyenler ve bu cümleden olarak KHK’ları eleştirenler, sürekli olarak FETÖ mağdurlarından dem vuruyorlar.
Bunların içinde, özrü kabahatlerinden büyük, iktidar yanlısı kişiler de var.
Türkiye ne yaptı? Her devlet gibi yapılması gerekeni yaptı. Hatta en hafifini, en insancıl olanını tercih etti. Mesela o kalkışmadan sonra pekâlâ sıkıyönetim ilan edebilirdi, bu da anayasal bir haktı. Ama iktidar bunu yapmadı, olağanüstü hal ilanıyla yetindi.
Süratle karar alıp uygulayabilmek için (ki bu gibi durumlarda elzemdir) peş peşe KHK’lar çıkarıldı. Olağanüstü halin esprisi, süratle karar alınmasını sağlayan KHK’lardır. Aksi halde biz hâlâ mahkeme tebligatlarını bekler dururduk ve Allah saklasın atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olurdu!
Ayrıca süratle iş yaparken, kurunun yanında yaşın da yanabileceğini düşünerek bir komisyon kurdu ve mağdur olduğunu söyleyenlerin başvurularını dikkate aldı; böylece yüz bine yakın kişinin dosyasını karara bağladı ve sekiz bin kişiyi akladı.
Yine ayrıca, bunlara yargıya gidebilme imkânı da sağlandı. Yani yapılması gerekenler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.
Halbuki hükümet isteseydi, elindeki anayasal hakkı kullanır, KHK’lara itiraz hakkı tanımazdı. Nitekim bundan önceki olağanüstü dönemlerin hiçbirinde mağdur iddiasında olanlara böyle bir hak verilmedi.
Hangi ‘KHK’lar faciadır’? Elinizi vicdanınıza koyup (şayet varsa tabii) söyleyiniz.
Bunlara sormak lazım: Onlarca yıl boyunca FETÖ’nün mağdur ettikleri ne olacak? Çaldıkları sorularla on binlerce, hatta yüz binlerce kişinin gasp ettikleri kul hakları ne olacak? Şehitlerimizin kanı, gazilerimizin yarası ne olacak?
Adları (FETÖ, PKK, YPG, PYD, DAEŞ) değişik olsa da tüm terör örgütleri nitelik, mahiyet olarak aynıdır. Bunların zihniyetleri de aynı tornadan çıkmış gibidir, asla şehitleri veya mağdur ettiklerini dillendirmezler.
Varsa yoksa da kendi bencil ve sözde mağduriyetleri.
Türkiye, gerçekte FETÖ adı altında ABD (CIA) ile mücadele ediyor. Baksanıza, ABD hâlâ adama (F. Gülen) ‘sürgündeki din adamı’ diyor ve mağdur olduğunu ileri sürerek Türkiye’ye iade etmiyor.
İçimizdeki beyinsizler –ki bilerek yapıyorlarsa haindirler, bilmeyerek yapıyorlarsa gafildirler- KHK’ları dillerine dolayarak büyük bir özveri ile çalışan kişi ve kurumların FETÖ ile mücadeledeki azim ve kararlılığını kırmak istiyorlar.
Şu veya bu sebeple FETÖ borazancılığı yapanlar, gerçekte Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında değiller mi?
Ey idrak! Ey izan! Neredesin?
Paylaş