Paylaş
2016 yılının Temmuz ayına gelindiğinde, kendilerince bomba patlatılmaya hazırdı ve fitili ateşlendi.
Türkiye maalesef bir darbeler ülkesiydi ve her yapılan darbe, halkı ve yöneticileri sindirip başarıya ulaşmıştı.
Darbelere en çok muhatap olan Süleyman Demirel’e “Neden her seferinde şapkanı alıp gittin?” dendiğinde “Darbeyi yapan ordu, benim ikinci bir ordum mu var ki karşı koyabileyim!” şeklinde cevap vererek zevahiri kurtarmaya çalışırdı.
Darbecilerin hesaplarına göre, iş tereyağından kıl çeker gibi rahatlıkla yapılabilecekti. Zira elli yıl boyunca kadrolaşarak, devletin her kurum ve kuruluşunu tepeden tırnağa kadar ellerine geçirmişlerdi.
Daha önemlisi, para gücü de ellerindeydi ve o parayla herkesi satın alacaklarını umuyorlardı.
Haddizatında her şey ellerinde olduğuna göre darbe yapmalarına da gerek yoktu. Bir yerde mecbur kaldıklarını düşündüler, çünkü devletin derin kodları, şifrelerini çözüp kendilerinden olmayan birilerinin (Sayın Erdoğan) önüne koymuştu.
Bundan dolayı da 2016’nın Ağustos ayında yapılacak YAŞ toplantısında örgüte çok ağır bir darbe indirilecekti.
Bu durumu öğrenen FETÖ, ağustos gelmeden (15 Temmuz) askeri darbeye kalkıştı. Darbeciler her zamanki gibi, yönetimden ve halktan kuzu kuzu boyun eğmelerini beklediler.
Darbeciler ilk defa yanıldıklarını gördüler; halk kendiliğinden sokağa fırladı, yönetim (Sayın Erdoğan) de halkı ölümüne sokağa çağırdı.
Halk, meydanları doldurup çıplak elleriyle tanklara karşı koyunca elli yıl boyunca geliştirdikleri ve 15 Temmuz akşamı fitilini ateşledikleri BOMBA ELLERİNDE PATLADI.
Patlayan ise atom bombasından daha tesirliydi, bu yüzden ölümcül radyoaktif tesirleri devam etmektedir ve daha uzun yıllar devam edecektir.
Zira arkadaşımız Nedim Şener’in çok yerinde isabetle ifade ettiği gibi: “FETÖ, Türkiye Cumhuriyeti devletiydi. Kurmay subayların yüzde 72’si, 81 il istihbarat şube müdürünün yüzde 74’ü, 13 bin hâkim ve savcının 4 bin 500’ü FETÖ’cüydü. Devlet kendileri olduğu için bunlar bilinse de görevden alınamıyordu. Ama darbe sabahı 3 bin 200’ü bir anda görevden alındı. MİT’ten 500 kişi çıkarıldı. FETÖ DEVLETE SIZMADI, DEVLETİ ELE GEÇİRDİ. ERDOĞAN, FETÖ’CÜLERİN YÖNETTİĞİ DEVLETE SIZDI VE ÖRGÜTÜ DAĞITTI.”
FETÖ’nün yaptığı kötülüklerden biri de dine olmuştur. Bunların yüzünden insanımız dinden ve dindardan soğumuştur. Halbuki daha önce yapılan araştırmalarda 2000’li yıllardan itibaren yükselecek dinin böylece önü kesilmiş oldu.
Ayrıca bunlar devletin her kademesine sızmış olduğundan, vatandaş işini bunlara ancak rüşvet vererek halledebildi. Rüşvet vermeyince de kimsenin işi görülmedi.
Bu ahlaksız durumun en kötü yanı ise toplumda rüşvetin olağan görülüp kanıksanmasıdır.
Toplumun değer yargılarını aşındıra aşındıra yok ettiler. Sonuçta toplumu, başta aile yapısı olmak üzere hemen her şeyiyle çürüttüler.
Etrafınızdaki boşanma oranlarına ve kadına şiddet olaylarına bakın ve çürümenin boyutunu görün!
Paylaş