Paylaş
Bakınız, Irak ve Suriye’yi paramparça ettiler, şimdiki hedeflerinde ise Türkiye ve İran var.
Ülkesinin güvenliğini savunmada Türkiye, taarruza geçip terör örgütlerini inlerinde vurmasaydı çoktan parçalanmıştı.
15 Temmuz’daki alçakça darbe girişiminin hedefi de ülkede iç savaş çıkarmak ve ülkeyi bölmekti.
FETÖ ve arkasındaki güçler, bu amaçlarından asla vazgeçmiş değildir.
Vaktiyle Türkiye, ABD tarafından dizayn edilirken, devletin gerçek sahipleri makamına bürokratik oligarşiyi oturttular. Yani kendilerince asker ve sivil bürokrat krallığı oluşturdular.
İşte yarım asırlık bu terör örgütü gergefini işlerken, onlarca yıl sonrasının asker ve sivil kadrolarına eleman yetiştirdi. Dershane temelli sözde eğitim kurumları ile istikbalin mankurtlarını, her meslek grubundan bolca hazırladı.
Siyaset kurumuna istediği gibi nüfuz edemedi. Özellikle iktidar partilerinde, arzu ettiği milletvekili sayısına hiçbir zaman ulaşamadı. AK Parti için 80-100 dolayında milletvekili var sözü tamamen iftiradır.
Zira öyle olsaydı, AK Parti hükümetini o dakika yıkarlar ve bunca zilleti çekmezlerdi. Hangi mantık, kendini bitirmeye azmetmiş bir iktidarı ayakta tutar?
AK Parti’de de hemen her partide olduğu kadar, sınırlı sayıda milletvekili oldu. Bunlar da zaten kendilerini belli ettiler ve defolup gittiler.
Hangi siyasi parti olursa olsun, siyasi liderlik, partilerinde, FETÖ’cülerin yekûn tuttuğu bir oluşuma hiçbir zaman fırsat vermedi. Bu durum, belki de pek de demokratik olmayan Siyasi Partiler Kanunu’ndan kaynaklandı.
Yanlış anlaşılmasın, FETÖ’nün ne olduğu anlaşılmadan önce, herkes gibi hemen her siyasinin yönetimi ve sahip oldukları milletvekilleri kahir ekseriyetiyle ‘cemaat’ görünümlü bu yapı ve mensuplarına sempati duyuyordu.
Her kesimden olduğu gibi, milletvekillerinden de karşı olanlar yok muydu? Elbette vardı, bendeniz dahil, çok çok azınlıktaydık.
Kendimiz söylüyor kendimiz dinliyorduk ve kendimiz yazıyor kendimiz okuyorduk.
Şu kadarını söyleyeyim, o vakitler ‘cemaat’ görünümlü yapıya yakın durmak, öyle görünmek adeta bir ayrıcalıktı. Bunların dershanelerine veya okullarına çocuklar torpille kaydedilebiliyordu.
Bürokraside yükselebilmek bunlara yakın durmakla mümkündü.
Bunlardan görünmeden ne bir işe girebilirdiniz ve ne de bir ihale alabilirdiniz!
Çünkü tüm muslukların başları bunlar tarafından tutulmuştu.
Bunların onayladıkları asker veya polis okullarına girebiliyor, bunların yandaşları sınavlarda başarılı(!) olup istedikleri üniversiteye veya işe girebiliyordu.
Bunların beslemelerine devlet ihaleleri veriliyor, bunlar palazlandırılıyordu.
Neden mi?
Çünkü alan da, veren de bunlardandı ve bunlar adeta emme basma tulumba gibi çalışıyordu.
Alan da veren de, kumarda kazanan ve kaybeden gibiydi. Asıl kazanan ve malı götüren ise bu tezgâhı kuran ve oyunu oynatan örgüttü.
O da, aldığı meblağı ABD’ye aktarıyordu.
Allah topunun müstahaklarını versin!
Veriyor da...
Paylaş