Paylaş
Neymiş efendim, askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açılarak ordu mensupları FETÖ’cü hâkim ve savcılara kıydırıldı.
Mahut kanun 2009 yılında çıkarıldı, bu zamanda FETÖ bilinmiyordu ki. Zira bu kanunun amacı, darbelerin önünü kesmek, demokratikleşmek ve AB yasalarına uyum sağlamaktı.
Nitekim daha öncesinde de CHP lideri olan Deniz Baykal, darbelere imkân veren Anayasa’nın 15. maddesinin değiştirilmesini bizzat teklif etmişti.
Ayrıca bu kanuna CHP milletvekilleri de onay verdi, ne olduysa üç gün sonra, onay verdikleri kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. Ne olduğu çok açık, o zamana kadarki olanlar oldu. Kendilerini en üstte (lider) zanneden kesimden birileri aradı ve siyaset hizaya çekilmek istendi.
Nitekim o zamana kadar siyaset, hep o gerçek lider bilinen birileri tarafından hizaya sokulmuyor muydu? O birileri de içimizde olmalarına karşın, maalesef ABD’nin muhatapları değil miydi? Ki onlar, 12 Eylül darbesiyle ‘Bizim çocuklar başardı!’ övgüsüne layık görülmemiş miydi?
Türkiye demokrasisi 1960 yılından beri darbelerle maluldü. Zira ihtilalin ürünü olan 1961 Anayasası ile darbe meşrulaştırıldı. O zamana kadar Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olan Genelkurmay Başkanlığı Başbakanlığa (sözde) bağlandı. Adına ‘Demokrasi Bayramı’ dedikleri mahut darbeyle, gerçekte demokrasi katledildi. Her Cumhurbaşkanlığı seçiminde ülke krize sokuldu.
Unutulmasın ki bu kanunun arifesinde iktidar partisi kapatılmak istendi ve sadece bir oy farkla kapatılmaktan kurtuldu.
Daha sonra referandumla tüm askeri mahkemeler ortadan kaldırıldı. Bu durum, dünyadaki tüm demokratik ülkelerde böyledir. Ne yani, bu referandumda ‘Evet’ diyen milletin kahir ekseriyeti FETÖ’cü mü oldu?
Yine malum, daha düne kadar (darbeler dönemi Türkiye’sinde) asker, pekâlâ siyasete nüfuz edebiliyor ve hatta siyaseti askıya alıp TBMM’yi kapatabiliyor, ancak, siyaset askere karışamıyordu. Açıkçası, askeri vesayet altında bir demokrasimiz(!) vardı.
Asker, siyaseti kendisine karıştırmıyordu lakin FETÖ, askeriyede cirit atabiliyordu. Bunun sorumluları kimlerdir? Kurmay subayların yüzde 72’sinin FETÖ’cü olduğunu resmi beyanlar ifade ediyor.
Son elli yıllık serencamımızda FETÖ konusunda, asker-sivil (çok az istisna dışında) herkes sınıfta kalmıştır ve dolayısıyla kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir.
Bu sinsi örgütün dünyanın 160’tan fazla ülkesinde boy gösterdiğini kimse unutmasın.
Örgütün başı ABD’dedir ve onu vermemektedir. Vermez de. Çünkü verip de konuşursa ABD’nin kirli çamaşırları ortaya dökülür.
ÖZET OLARAK: FETÖ’NÜN SİYASİ VE GAYRİSİYASİ AYAĞI ABD DERİN DEVLETİDİR.
İÇİMİZDEKİ AYAĞI İSE SAYIN BAHÇELİ’NİN İŞARET ETTİĞİ GİBİDİR: “15 TEMMUZ DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI YURTTA SULH KONSEYİNİN SİYASİ AYAĞI KİM OLACAKTI? CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, BAKANLAR, BÜROKRATLAR KİMLER OLACAKTI?”
CIA güdümlü FETÖ örgütünün metotları ve nasıl çalıştığı belli. İnsanların (siyasetçi, asker-sivil bürokrat, işinsanı, sanatçı, sporcu, gazeteci vb) açıklarını tespit ve tevsik edip onları örgüt amaçları doğrultusunda kullanıyor.
Gelinen bu noktada, geçmişte şöyle olmuş böyle olmuş, sen bunu dedin ben bunu dedim şeklideki münakaşaların kimseye bir faydası yok.
FETÖ, gerçek yüzüyle anlaşılıp kendisiyle mücadeleye girişildikten sonrası mühim. Bundan sonra kim, nerede duruyor?
Kim ya da kimler söylem ve eylemleriyle FETÖ’nün yanında, kimler karşısındadır?
Dünden ibret alalım, bugüne ve yarınlara bakalım!
Paylaş