Paylaş
Dolayısıyla dost ve düşman herkesin gözleri üzerimizde olacak.
Bu neden böyledir, biliyor musunuz?
Malum, Türkiye’nin üzerinde bulunduğu bölge, dünyanın en netameli ve en önemli coğrafyası. Bu coğrafyada, ülkeler iki şekilde bulunabilirler. Birincisi, güçsüz ülkeler; bunların hayatlarını sürdürebilmeleri için, mutlaka güçlü ülkelerin korumalarına, yardım ve himayelerine ihtiyaçları vardır.
İşte bu muhtaç olma hali, emir almayı gerektirir.
Dolayısıyla bu bölgedeki güçsüz ülkelerin ‘uydu’ ülke olma zorunluluğu vardır. Güçsüz olup da, “Biz şöyle bağımsızız, böyle müstakil ve hür bir ülkeyiz” demelerinin hiçbir kıymeti yoktur.
Bu denli hamasetle ancak kendilerini kandırırlar.
İkincisi ise, güçlü ülke olup bileğinin bükülememesidir.
Türkiye’miz, demokrasiye geçildiği (1945) günden beri, kolu kanadı kırılmış, güç ve kuvvetten düşürülmüş; devlet ve millet hayatının olmazsa olmazı olan milli savunması ile milli eğitimi dışarısının (ABD-NATO) güdümüne sokulmuş, ‘uydu’ konumunda bir ülke idi.
Oysa bu ülkedeki insanların ataları, daha dün, üç kıta yedi iklime hükmediyordu.
Bu ülke, sittin senedir ABD’nin boyunduruğundan çıkmak, aslına, tam bağımsızlığına dönmek için çaba harcıyor. Bu süre zarfında yapılan tüm darbeler, yapılan girişimleri baltalamak ve bu çabaları gösterenleri cezalandırmak içindi. Bu yüzden Menderes ve arkadaşları idam edildi, Demirel ve Erbakan bu yüzden üst üste iktidarlarından uzaklaştırıldı, Erdoğan’a darbe üstüne darbeler yapıldı ve halen daha da hedefe konularak iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor.
Bütün bunların sebebi çok açık; tüm bu liderler ve özellikle Erdoğan, adeta yeniden bir milli mücadeleye girişerek, Türkiye’yi maddede ve manada tam bağımsız yapmanın yoğun gayretini sergiliyor.
Güçlenen Türkiye, bölgesel güç olmaktan çıkıp küresel ölçekteki siyasette ağırlığını koyuyor.
Akdeniz’de, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da, Balkanlarda, Afrika’da, Orta Asya Cumhuriyetlerinde Türkiye’nin nüfuzu arttıkça, Türkiye’nin düşmanları hop oturup hop kalkıyor.
Ne hazin bir manzaradır ki Türkiye düşmanlarının içerideki uzantıları da, “Erdoğan gitsin de Türkiye ne olursa olsun!” deme zilleti içindeler.
Türkiye düşmanları, ülkemizi patinaj yapması ve kalkınma adına adım atamaması için, yarım asırdır terörle boğuşturuyor.
Erdoğan ne yaptı? Yerli ve milli savunma araçları geliştirerek terörü bitirme noktasına getirdi. Yurtiçindeki binlerle ifade edilen terörist sayısı 100’ün altına düştü.
Erdoğan, (gençler pek bilmez) Türkiye’yi 2002’de sıfırı tüketmiş bir ülke olarak aldı ve 20 yılda bugünlere taşıdı. Bugün Türkiye kendi elektrikli trenini, savaş uçağını, İHA’sını, SİHA’sını, mühimmatını, elektrikli otomobilini, diğer savunma silahlarını (ABD’nin uydusu Türkiye, askerinin potinini ve matarasını bile ithal ediyordu) kendisi, yerli ve milli olarak üretiyor, kendi imkânlarıyla doğalgazı Karadeniz’den çıkarıp halkının hizmetine sunuyor.
İşte böyle bir Türkiye’ye tamam mı devam mı dedirtecek 2023 seçimleri, elbette dünyanın en önemli seçimi olacak. Zira dışarısı da biliyor ki, böyle bir ülke artık ele avuca gelmez.
Paylaş