Paylaş
Sadece başlığa bakıp hüküm çıkaranlar oldu. Okuyucularımdan lehte-aleyhte epeyce e-mail aldım. Doğru anlayan ve hiç de layık olmadığım iltifatlarda bulunan sevgili okuyucularıma, kalbi muhabbetlerimle şükranlarımı sunarım.
İmdi; bakınız bendeniz o yazıya şöyle bir girişle başlamışım: ‘Genlerinde tek parti sultası yatan, kendi yaşam ve inanç ya da inançsızlıklarını halka dayatan, halka tepeden bakan, halkı ve halkın değerlerini horlayan; kısaca halka rağmen iş yapan bir zihniyet asla demokrat olamaz.’
Burada kast edilen zihniyet; CHP’li yöneticiler mi yoksa içinde milyonlarca CHP’liyi de kapsayan halk mı? Caminin içinde bile İslami usullere riayet eden, sayısız CHP’li vatandaşımız var.
Ayrıca; halkın kendisi, halka rağmen nasıl iş yapacak ki? Veya kendi yaşam biçimini halka nasıl dayatacak, dayatabilecek ki?
Örneğin; okumak isteyen kız çocuklarımızın başlarını zorla açtıran halk mıydı? Onlara, kendi yaşam biçimlerini dayatan ve bu uğurda çıkarılan yasaları bile Anayasa Mahkemesi’ne taşıyıp iptal ettiren, CHP’ye oy veren halk mıydı yoksa CHP’yi TBMM’de temsil edenler miydi?
Şu halde; demokrat olmayan, bir türlü olamayan zihniyet; CHP’yi idare edenlerden başkası olabilir mi?
Üstelik bu ifademiz, CHP’yi idare edenlerin tümünü de kapsamaz. Nitekim bendeniz TBMM’de iken, CHP’li onlarca kişiyle arkadaşlığımız vardı.
Bu cümleden yola çıkarak; yazımdaki şu ifademe dikkat buyurunuz: ‘...İşte laikliği din düşmanlığı şeklinde anlayan BİR KISIM CHP’liler, bu milletin bedeninden ruhunu ayırmaya çalışmış ve onu manasıyla ve tüm mukaddesatıyla ölüme terk etmiştir.’
1- Laikliği din düşmanlığı şeklinde anlayan ve onu o şekilde halka dayatan halk mı yoksa CHP hükümetleri mi?
2- Bunu bu şekilde anlayan ve uygulayan tüm CHP hükümetleri de değil; BİR KISIM CHP’liler!
3- Dindarların başında Demokles’in kılıcı gibi duran ve Müslümanları pırasa gibi doğrayan mahut 163. maddeyi CHP çıkarmadı mı? İşbu madde, Müslümanları zulüm altında inletmiyor idiyse, neden kaldırıldı?
4- Bu kanunu çıkaranlar; yanlış anlayıp demokrat olmadıklarını söylediğimizi iddia ettikleri CHP’li halk mı yoksa CHP’nin Parlamento’daki milletvekilleri mi?
Neresinden bakarsanız bakın; yazımızla ilgili tüm iddialar yersiz ve mesnetsizdir.
Anlamak istemeyenlere bir sözümüz olamaz ama samimi olup anlamak isteyenlere bir kere daha hatırlatalım.
CHP’nin tarihten, ta Osmanlı gününden ( İttihat ve Terakki) tevarüs ettiği faşizan bir damar; dün olduğu gibi bugün de CHP’nin içinde vardır ve bunlar asla demokrat olmazlar, olamazlar.
Bakınız; demokrat olmayan CHP zihniyeti, ezanı, asli lisanından çıkarıp Türkçeleştirdi. Aynı CHP’nin içinden çıkan ve ayrı parti kuranlar da (DP) çıkardıkları kanunla serbest bıraktılar. İsteyen Türkçe isteyen Arapça okuyabilir. Biri dayattı, diğeri serbest bıraktı.
Hangisi dayatan ve baskıcı, hangisi demokrat; siz karar verin!
Diyanet, devletin resmi kurumu değil mi? Üstelik Cumhuriyet’in kurumlarından. Diyanetin asli görevleri arasında, Kuran-ı Kerim kursları açmak ve isteyenlere, mukaddes kitabımızın okunmasını ve İslamiyet’in temel esaslarını öğretmek de bulunmaktadır. Diyanetin Kuran kursu hocaları da İlahiyat Fakültesi mezunu ve hepsinin pedagojik eğitimleri var. Yani öğretmenlik yapabilirler.
Bugün bile CHP’li Grup Başkan Vekili kalkmış, Diyanet’in Kuran-ı kerim kurslarındaki eğitimi Ortaçağ zihniyeti (Avrupa’nın zifiri karanlığı) ile bir tutuyor.
Aynı CHP’nin içinde, başkaları da (hatta yine yönetim kadrosunda olanlar) arkadaşlarının bu yaklaşımını yanlış buluyor.
İşte biz de o yanlışa işaret ettik; CHP’nin zorba, baskıcı, dayatmacı zihniyetinden bahsederken; içinde beslediği bu faşizan, İttihat Terakki damarını kast ediyoruz.
Böyle değilse; Sayın Kılıçdaroğlu neyin helalleşmesi peşindedir; söyler misiniz?
Bilmem anlatabildim mi?
Paylaş