Eksen

Son yüzyılda dünyanın geçirdiği iki büyük savaşta, birincisinin sonucunda İngiltere, ikincisinin sonucunda da ABD ve Sovyetler dünyanın eksenini belirledi.

Haberin Devamı

Güçlüydüler, galip geldiler ve kendi çıkarları doğrultusunda dünyayı parsellediler.

Tabiatıyla her iki parselasyonda da dünya, sömürü ve zulüm eksenleri üzerine oturtuldu.

Maddi ve manevi olarak en büyük zararı da mazlum milletler ve onların hamisi konumundaki Osmanlı, biz Türkler gördük.

Birinci savaş, imparatorluk nizamlarını (düzen) altüst etti.

Böylece devletimizle beraber dünya üzerinde kısmen de olsa var olan adalet düzenini de yıktılar.

Artık hak güçlünündü ve altta kalanlar ölmeye mahkûmdu.

Batı’da dün olduğu gibi bugün de ‘Türk’ korkusu hâkimdir. Asırlar boyunca, çocuklarını “Türkler geliyor!” diye korkuttular ve sürekli olarak “Türkler bizim şehrimizi (ülkemizi) ne zaman ‘istila’ (fetih) edecek” diye endişeyle beklediler.

Bu korku bugün de var ve bunu asla silemezsiniz.

Haberin Devamı

Zulüm ilelebet devam etmez. Nitekim Sovyet zulmü üç çeyrek asrı tamamlamadan bitti, bitmek zorunda kaldı. Zira koca Sovyet imparatorluğunun çatırdamasıyla dağılıp yıkılması bir oldu.

Şimdi dağılma sırası ABD’de. Amerikalılar da uzatmaları oynadıklarının farkında.

Gelinen noktada dünya, yeniden bir kuruluş aşamasında ve yeni bir eksen(ler) arayışında.

ABD, kendine tehdit olarak gördüğü yeni yükselen güç olan Çin’e karşı gardını almaya çalışıyor. Bu cümleden olarak, Çin’i çepeçevre kuşatıyor.

Tıpkı Rusya’yı ve Türkiye’yi kuşatmak istediği gibi.

Ama artık nafile, zira atı alan Üsküdar’ı çoktan aştı.

Dünya yeni bir eksene oturacak; dün olduğu gibi, devletler emperyalist güçlerin arzuları istikametinde hizalanmayacak. Zira uşaklık eden uydu devletler silinip gidecek.

Devlet gibi devlet kalabilenler hayatiyetlerini devam ettirebilecek.

Bunların başında da Türkiye gelmektedir. Türkiye’nin ekseniyse ne Doğu ve ne Batı olmayıp dünyanın dört bir tarafı olacaktır.

Bu demek değildir ki Türkiye, NATO’dan çıkmalıdır, AB’ye üye olmaktan vazgeçmelidir.

Bundan böyle NATO’nun sadece külfetini yüklenmeyecek, nimetlerine de ortak olacak.

AB, Türkiye’yi almazsa kendisi dağılacak. Türkiye AB’ye ne kadar muhtaçsa, AB de Türkiye’ye bir o kadar muhtaç.

Haberin Devamı

Kader olan coğrafya da bunu söylüyor, reel politikanın gereği de budur.

Öte yandan ne NATO Türkiye’siz, ne Türkiye NATO’suz yapabilir.

Yeter ki karşılıklı hak ve menfaatler gözetilip birbirine saygı duyulsun.

Bu bugüne kadar olmadı, olamadı; bundan sonra olmak zorunda.

Zira ne Türkiye eski Türkiye ve ne de Türkiye liderliği eskiden olduğu gibi idare-i maslahatçı bir liderlik.

Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Kafkasya’da, KKTC’de alınan ve daha da alınacak mesafeler işte bu kararlı duruşun ifadesinden başka bir şey değildir.

Yazarın Tüm Yazıları