Paylaş
Asıl olan eğitim diyor ve bütçenin aslan payını eğitime ayırıyoruz lakin sittin senedir, istenilen hedefin yakınına bile yaklaşamıyoruz.
Her kademedeki eğitim kurumlarının sayılarını çoğaltıyoruz, yıllarca ihmal ettiğimiz öğrenci yurtlarını da telafi etmeye başladık. Yurtsuzluğun ceremesini çok ağır bedeller ödeyerek çektik. Buradaki boşluğu, yıllar yılı FETÖ doldurdu ve çocuklarımızı bizden koparıp aldı.
Devlet bu işe uyandığında ise, ba’de harabil-Basra!
Dikkat edilirse, eğitimde dış görünüşü, yani okul ve yurt binalarını güzel şekilde yapmamıza rağmen, eğitimin içini bir türlü dolduramadık. Eğitimi eskilerin ifadesiyle tanımlarsak; zahir (dış) mamur, batın (iç) haraptır.
Eğitimin amacı, nesilleri kendine, ailesine, toplumuna, milletine ve insanlığa faydalı bireyler yetiştirmek olmalıdır.
Eğitimde en büyük yanlışımız, üretken nesiller yerine ezberci nesiller yetiştirmemiz oldu.
Eğitim için, boşuna ‘milli’ demiyoruz, aksi halde kuru kalabalıklar yetiştirmiş oluruz ki, bunların ne kendilerine, ne ailelerine, ne toplumlarına ve ne de insanlığa bir faydaları olmaz.
‘Milli’ eğitimle nesiller, kimlikli (şahsiyetli), bilinçli (şuurlu), dününü-bugününü bilen, bunların mukayesesini yapıp yarınlara hazırlanan idealistler olarak yetiştirilir.
Eğitimin diğer bir amacı, özgüveni sağlam nesiller yetiştirmektir, aksi halde bugüne değin yapageldiğimiz gibi, aşağılık duygusuna sahip, ürkek, ezik ve yitik nesillerle baş başa kalırız.
Ezbercilik yüzünden çocuklarımıza düşünme alışkanlığını kazandıramadık. Sınavları bile, test usulü yaptık ve çocuğun ölçme, düşünme, ifade etme, problem çözme yeteneklerini göz ardı ettik.
Hemen her şeyde olduğu gibi, eğitimde de ‘Batı’, ‘Batı’ diye tutturduk; topyekûn eğitim sistemimizi batılı danışmanlara havale ettik ve bunun sonucunda; köksüz, kimliksiz, taklitçi, gayesiz, başıboş yığınlar yetiştirmiş olduk.
Ortaöğretim, eğitimin omurgasını teşkil eder, orada hem meslek sahibi olunur ve hem de üniversiteye öğrenci hazırlanır.
Bizim yaptığımız ise ortaöğretimin içini boşaltmak; kimliksiz, mesleksiz kalabalıkları üniversitelerin önüne yığmaktır.
Bu anlaşılmaz hal, herkesin üniversite mezunu olmasını zorunlu kıldı. Onlara da üniversite imkânı sağlanınca, bu kez üniversiteler çığırından çıkmış oldu.
İlkokuldan sonra çocuk, ortaöğrenimden atlayarak üniversiteye geliyor.
Bütün bu yanlışlıkların sonucunda ne oluyor biliyor musunuz? Çocuk, üniversitede (birkaç gerçek üniversiteyi tenzih ederim) ortaokulu (liseyi değil) okumak zorunda kalıyor.
1950’li ve 60’lı yıllarda, yetkin, iyi yetişmiş öğretmenler marifetiyle, kaliteli bir lise eğitimimiz vardı.
Bugün, o günkü lise eğitim düzeyinde çok az üniversite mezunumuz olabiliyor.
Eğitimin içine düşürüldüğü vahameti görüyor musunuz?
NOT: Bu mühim konuya çarşamba günkü makale ile devam edeğiz.
Paylaş