Paylaş
Türkiye 1983’ten beri PKK terör örgütü ile düşük yoğunluklu bir savaş yürütüyor. Görünürde PKK olmasına karşın, Türkiye gerçekte başta ABD olmak üzere dünya ile savaşıyor.
Anılan bu dünyanın içinde AB ülkelerinin büyük çoğunluğuyla, bir-ikisi hariç tüm komşularımızla ve tüm bunlarla iltisaklı daha nice ülkelerle örtülü-örtüsüz savaş halindeyiz.
Bir bakıma Türkiye, bir asır öncesini yeniden yaşıyor.
O gün, yedi düvel olarak bizzat kendileri üzerimize çullandı, bugünse değişen savaş konsepti gereği, aynı melaneti terör örgütleri vasıtasıyla yerine getirmekteler.
ABD önce Irak’ı, daha sonra da Suriye’yi parçalayıp istikrarsız hale getirdi. Türkiye’nin Irak’la 380, Suriye ile 911 kilometre olan sınırları terör örgütlerinin emrine verildi.
İran, Pers yayılmacılığıyla hem Irak’ta ve hem de Suriye’de boy gösteriyor. Kâh merkezi hükümetle, kâh başta PKK olmak üzere çeşitli terör örgütleriyle iş tutarak, melanetlerini icra ediyor.
Türkiye’nin gerçekleştirdiği Kartal-2 harekâtı akabinde İran, 3000 kişilik Haşdi Şabi milislerini Sincar bölgesine gönderdi.
Türkiye, kendi sınır güvenliğini sağlamak için Irak ve Suriye sınırları boyunca 30-35 kilometre derinliğe inip, terör örgütlerinin sahip oldukları silahların menzilinden çıkmak zorundadır.
Türkiye bir NATO ülkesidir, sözde müttefiki olan NATO ülkeleri yardım edeceğine aksine köstek olmaktadır. Zira Türkiye’nin çarpıştığı terör örgütlerinin arkasında ABD ve diğer birçok NATO ülkesi bulunmaktadır.
PKK terör örgütü, NATO ülkelerinin verdiği silahlarla Türkiye’ye saldırmakta ve aynı ülkelerin hibe ettiği ve eğitimini verdiği paramotorlarla Türkiye’ye sızmaktalar.
Bu ne menem NATO’dur ki, bir yandan PKK’yı terör örgütü ilan ediyorlar, diğer yandan aynı örgütün paçavralarını ülkelerinde dalgalandırıp, örgütlenmelerine müsaade ediyorlar.
En pis oyunu ABD oynuyor, bir yandan İran’la düşman görünüyor, diğer yandan İran’ın Pers yayılmacılığına göz yumuyor. Bütün arzusu, bir Sünni–Şii savaşının çıkmasıdır.
İran’la Suudi Arabistan’ı karşı karşıya getirmek istedi, olmadı; Türkiye ile denedi yine olmadı. Ama bu pis emelinden vazgeçmiş değil.
Her kaptan içindeki sızıyor ve biz bütün bunları bir dereceye kadar anlıyoruz lakin içimizdeki, en hafifinden aymaz diyeceğimiz insanların hal, tavır ve sözlerine akıl erdiremiyoruz.
Dış destekli bu terör örgütleri Türkiye’yi paramparça etmek üzere her biri bir yandan üzerimize saldırırken, muhalefet yapmak adına birilerinin, “Irak’ta, Suriye’de ne işimiz var?” demeye hakları var mı?
Irak’ı, Suriye’yi, Türkiye’yi ve İran’ı bölüp önce her birinde kantonlar şeklinde, daha sonrasında ise bunları birleştirip büyük bir Kürdistan kurmak istedikleri cümle âlemin malumudur.
Suriye’de ve Irak’ta olmazsak ülkemiz parçalanacak; tüm şer odakları bu hınzır projeye çalışırken, içimizdeki nadanlar nasıl olur da bunların ağzıyla konuşur ve hatta bunların içimizdeki uzantılarıyla iş tutar?
Paylaş