Paylaş
Almadık, alamadık ki hâlâ orta ölçekli depremlerle bile binaların enkazı altında can veriyoruz.
Her deprem alanı, gerçeği tüm çıplaklığı ile gözlerimizin önüne seriyor. Bundan dolayıdır ki, Ay’ı yeniden keşfetmemize gerek yok, işin nasıl yapılacağının yolu yöntemi belli, yeter ki onlara harfiyen uyalım, uygulayalım ve gerekli denetimi yapalım.
Yan yana iki apartmandan biri sapasağlam ve dimdik ayakta iken, diğeri un ufak olup, yerle bir olmuş. Bu binaya baktığınızda bugüne kadar ayakta kalabilmesine şaşıyorsunuz.
Zira ne betonu beton, ne demiri demir.
Yapılması gereken tek şey kentsel dönüşüm, yani depreme dayanıksız binaları yıkıp yerlerine yenilerini yapmak.
Merkezi yönetim Türkiye genelinde bu çalışmayı yaptı ve hazırladığı raporları 81 ilin valiliklerine ve belediye başkanlıklarına gönderdi.
Ama gelin görün ki bir kısım vatandaşımız, yapılması elzem olan bu kentsel dönüşüme direniyor.
Yapıların plan ve projelerinin olması bir zorunluluk ama kâfi değil, zira burada yazılıp çizilenler uygulanmadıktan sonra ne ifade eder?
İşte işin bamteli de burasıdır, yapılardaki tüm uygulamaların kamu (belediye) tarafından anında denetlenip raporlanması ve sorumlu imza ile yapıma müsaade edilmesi gerekir.
Proje uygun mu? Kullanılan demir evsafa uygun mu? Usulüne uygun döşenmiş mi? Dökülen beton nitelikli mi? Yapı betonarme ise temelden başlayarak, katlar için döşenen ve dikilen kolon ve kiriş demirleri uygun mu, bunların bağlantıları normal mi?
Tünel-kalıp sistemi ile yapılıyorsa radye temel için gerekli beton ve demir örme işlemleri usulüne uygun mu?
Yapım aşamasının her kademesinde bunlar denetlenip imza altına alınmalı. Alınmalı ki, yarın öbür gün bir olumsuzluk olduğunda sorumluları bilinmeli.
Belediyelerin kontrol mühendisleri öyle masa başında imza atmamalı, şantiye şefiyle birlikte inşaatın başında bulunup, gözlem yapıp numune almalı ve gerekli incelemeleri yaptırdıktan sonra, uygunsa imza atıp yapıma devam ettirmeli.
Oturulması sakıncalı binalar için acil eylem planları uygulamaya konulmalı.
Duyarsız vatandaşlarımızı da kendi hallerine bırakıp ölüme terk etmemeliyiz. Bunlar için gerekirse kanuni zorunluluk getirmeliyiz.
Yeni bir depremle onların yıkılmaları ve insanlarımızın enkaz altına kalmasına asla müsaade edilmemeli.
Belediyeler, küçüklük ve büyüklüklerine göre hazırlayacakları master planlarla beldelerini, kısa, orta ve uzun vadede yeniden depreme göre yapılandırmalıdır.
Özellikle deprem fay hatları üzerinde bulunan beldelerimizin birinci önceliği bu olmalıdır.
Paylaş