Paylaş
Şu veya bu şekilde AK Parti’den bıkanlar bile, güvenip oy verebilecekleri bir siyasi lider veya parti göremedikleri için; ya hiç sandığa gitmiyor ya da ‘kerhen’ de olsa, gidip oyunu Erdoğan’a ve AK Parti’ye veriyor, vermek zorunda kalıyor.
Zira bir Sayın Erdoğan’a, bir de diğer, sözüm ona siyasi ‘lider’lere baktığında, mukayesenin bile mümkün olmadığını görüyor. Süleyman Demirel’in yerinde olan tabiriyle, bu ‘lider’ bozuntularına beş keçi emanet edip derenin karşına geçirmelerini isterseniz, karşıda iki keçiyle karşılaşırsınız; onları da yaralı bereli halde bulursunuz.
Allah aşkına! Kendi ülkesini yabancılara jurnalleyen ve ‘Sakın Türkiye’ye gitmeyin, orada can ve mal güvenliği yoktur’ diyen, diyebilen kişi ya da kişilerden bu memlekete ne hayır gelir? Bu ana muhalefet ‘lider’inin hali, gerçekten yürekler acısıdır. Ağzından çıkanı kulağı duymadığı gibi, nerede, hangi ülkede yaşadığının bile farkında değil.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni adeta ilkel kabile devletçikleriyle bir tutuyor ve ‘Biz gelirsek, Kanal İstanbul Projesi’nde çalışmakta olan müteahhitlerin paralarını ödemeyiz’ lakırdısını edebiliyor.
Daha devlette devamlılığın asıl olduğunun bilincinde bile olmayana değil devlet idaresi, keçi çobanlığı bile verilmez, verilemez.
Bu kafa yarın kalkıp; ‘Ey bütün memurlar ve hatta emekliler! Sakın Erdoğan’a oy vermeyin! Bizi dinlemeyip AK Parti’ye oy verirseniz, yarın iktidara geldiğimizde maaşlarınızı keseriz!’ derse, hiç şaşırmayın!
Erdoğan düşmanlığı bunların akıllarını örtmüş; gözleri, hak ve hakikat namına hiçbir şeyi görmüyor ve algılayamıyor.
Yalan ve iftira üzerine kurdukları hayal dünyalarında günlerini gün ediyorlar, sözde muhalefetçilik oynuyorlar. Asla iktidara gelmek gibi bir niyetleri yok. Şayet olsaydı, AK Parti’nin uzun iktidar yıllarında, rakibinin onca yıpranmışlığına ve hatta zaman zaman metal yorgunluğuna karşı, insan, partisinin oylarını, bir milim olsun artırmaz mı?
Seneler senesi yüzde 25 bandında takılı duruyorlar. Bozuk saatin bile günde ikiz kez doğruyu göstermesine karşın, başta CHP olmak üzere bizdeki muhalefet partileri, yalancıktan da olsa, bu denli bir doğruluktan bile yoksunlar.
CHP, ittifak yaptığı İYİ Parti’yi de kendisine benzetti. Onun ‘lider’i de her gittiği yerden, adinin bayağısı bir senaryo ile dönüyor.
Affedersiniz ama hangi çağda yaşıyoruz? Bu eskimiş, bayat şark kurnazlıklarınızla, belli ki zaman tünelinde kalmışsınız. Bu iletişim çağında, yalan ve iftiralarınız, eskiden olduğu gibi yatsıya kadar falan sürmüyor. Saatinde, dakikasında ortaya çıkıyor.
Katarlı gençlere imtihansız tıp fakültesi imkânı sağlanıyor yalanına sarıldılar. Gerçek, anında ortaya çıktı lakin o kızarmayan yüzleriyle, çıkıp bir özür bile dilemediler.
Dileyemezler zira yalanların altında ezilmek, mahcubiyet hissi duymak ve özür dilemek de bir haysiyet meselesidir.
İktidar partisini karalamak ya da yıpratmak uğruna, bir gün sonra sınava girecek çocukların moral ve motivasyonlarını mahvettiniz. Elinize ne geçti? Bunca körelmiş vicdanınızla, sahi, nasıl uyuyabiliyorsunuz?
Bizdeki muhalefet kafası, iktidarın her yaptığına (millet için faydalı olup olmadığına bakmaksınız) karşı gelmeyi, diğer bir deyişle, ‘istemezük’ demeyi maharet biliyor.
Dün de otoyollara, köprülere, havaalanlarına, tünellere, Marmaray’a, Avrasya’ya,.. karşıydılar. Başkent Ankara’nın havalimanı bile ne haldeydi? Türkiye gibi büyük bir devlete yakışıyor muydu? Ülkemize gelen tüm yabancılar, adeta metruk ve ahır kokan (hemen yanı başındaki tavuk çiftlikleri etrafa kesif bir koku salıyordu) o havalimanını görüyor ve ele güne rezil oluyorduk.
O görüntü yetmiyormuş gibi, bir de havalimanından Ankara şehir merkezine gidiş vardı ki, yolun her iki yanını görenler, Türkiye’ye değil, Afrika’nın geri kalmış ülkelerinden birine geldiklerini zannediyorlardı.
Bu kafaya göre, modern Türkiye’nin modern başkenti, her yanıyla gecekondu görünümdeydi.
Sadece Ankara değil, bütün şehirlerimiz, alt ve üstyapılarıyla nasıl modernleşti görmüyor musunuz? Kör ve nankör olan birileri ise; ‘Erdoğan bunları babasının parasıyla mı yaptı; iktidarda, tabii ki yapacak; yapmaması suç olurdu!’ demez mi?
Ayol! Sayın Erdoğan’dan önce, bu ülkede hiç mi iktidar olmadı, onların görevi değil miydi?
Şimdi de kalkmış, utanmadan ‘Kanal İstanbul’a karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ve yüklenici firmaları aklınız sıra tehdit ediyorsunuz.
Ömürleriniz boyunca, her şeye karşı çıktınız da ne oldu?
Bunca devasa eser, size rağmen yapıldı. Yalnız bütün bu eserlerin tek bir eksiği var.
O da, onlara asılı olması gereken ‘Bu eser, ...’ın lideri olduğu CHP’ye rağmen, onların karşı çıkmalarına rağmen yapılmıştır!’ levhası.
Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz bu yüzler, belki yüz karaları olan bu levhalardan ibret alırlar!
Paylaş